Yeni bir şey olmuyor, Dünya her zamanki gibi kaynıyor
Bir süredir tarihi tarıyorum. Çok farklı mekanlarda, çok başka zamanları inceliyorum: 2009 yılında Çin bölgesine, 1856 yılında Osmanlı veya Amerika’ya, 2007 yılında Pasifik’e bakıyorum. Liste böyle uzayıp gidiyor ve benim tarihin tozdan çok dert tutmuş sayfalarında gördüğüm, daima acı ve yıkım oluyor. Uramçi Katliamı’na takılıyor gözüm, sonra okyanusu geçmeye çalışan ve arka arkaya kaybolan gemilere. Savaşların, ayaklanmaların ve çatışmaların seriliği beni şaşırtıyor: sanki başka bir dünyanın tarihine bakıyorum; 1850’lerde Kırım Savaşı biterken, Amerika’da isyanlar başlıyor. 2009’da Türkiye yeni Türk lirasının kaldırılışı gibi lüzumsuz bir gündemle oynaşırken, Endonezya’da intihar bombaları patlıyor ve İtalya’da gerçekleşen büyük depremde 300’den fazla insan ölüyor. O sene biri Türk Hava Yollarına ait olmak üzere dünyada dört uçağın ya düştüğünü ya patladığını, birinin canlı bomba olayına şahit olduğunu ve yalnızca bir uçaktakilerin tamamının kurtulduğunu, dünyada üç büyük deprem, bir tayfun olduğunu biliyor muydunuz?
Biliyordunuz. Biliyorduk. Ama bilmiyorduk. Görüyor ama görmüyorduk.
Dünya daha kötü bir yer olmadı, sadece biz büyüdük ve gerçekleri gördük.
Bir biçimde 1900’lerin öncesinden bizlere miras kalan, “köyümüz kadarına yeten” aklımızla, kolektif yaklaşmıyorduk hayata. Sokağımıza bakıyorduk. Etrafımızdakilere. Vizyonumuz biraz genişlediyse ülke gündemine ve belki para piyasalarına. Birlikte düşünmüyor, birlikte hissetmiyor, hayatı tüm yanlarıyla, her olanıyla yüklenmiyorduk. Savaşlar, afetler, kazalar, boktan yönetimler ve gaddarlar, zulümler ve isyanlar her zaman olduğu gibi devam ediyordu ama bir biçimde bizim algımızı teğet geçiyordu.
Fakat artık görmezlikten gelemiyoruz. Her zamankinden de kötü bir evreden geçtiğimizden değil, öncekinden daha kucaklayıcı, daha bilinçli, daha gözü açık olduğumuzdan, belki de ilk defa ne fecaat bir dünya yarattığımızı ve onun nasıl da her an parçalarına ayrıldığını iliklerimizde hissediyoruz. Damarlarımızda akan kan bu bilgiyle ısınıyor, kalbimiz hızlanıyor, nöronlarımız kafatasımızın içinde adeta çarpışıyor.
Yeni bir şey olmuyor. Dünya her zamanki gibi kaynıyor. Fakat biz kaynayan bir suyun içinde debelenen kurbağalar olduğumuzu ilk defa bu kadar net idrak ediyoruz.
Çok mutsuzuz. Çok kızgınız. Çok yorgunuz.
Ancak gün gelecek o yorgunluğun yerini güç, mutsuzluğun yerini amaç alacak ve kızgınlık hedefini bulacak. Atalarımızın bencillik ve cahillikle kurduğu bu düzeni biz bilinç ve birlikle yıkıp yerine herkes için bir dünya yaratacağız.
Çok yakında. İnanıyorum.
Caput Draconis - mistikalem.com
Prof. Yaşam Koçu, NLP ve Öğrenci Koçluğu
Usui-Kundalini Reiki II
Seans/iletişim: [email protected]
- 26 Eylül 2022
- 09 Ağustos 2022
- 25 Temmuz 2022
- 15 Temmuz 2022
- 08 Temmuz 2022
- 27 Haziran 2022
- 20 Haziran 2022
- 12 Haziran 2022
- 04 Haziran 2022
- 22 Mayıs 2022
- 09 Mayıs 2022
- 02 Mayıs 2022