Klasik dönemden modern döneme geçiş süreci olarak da görülen 18. yüzyıldaki Osmanlı alimlerini, fikri eserlerini ve müesseselerini dünyanın ve ülkemizin farklı noktalarından gelen akademisyenlerin katılımıyla anlayıp özümsemeyi ve geçmişle bugün arasında bir köprü kurmayı amaçlayan Sahn-ı Seman’dan Darülfünun’a Osmanlı’da İlim ve Fikir Dünyası Sempozyumu başladı. Zeytinburnu Belediyesi ve İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin işbirliği ile bu yıl 4’üncüsü gerçekleştirilen uluslararası sempozyuma Zeytinburnu Belediye Başkan Yardımcısı Gökhan Kasap, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mürteza Bedir, çok sayıda akademisyen ve vatandaş katıldı. Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde 2 gün boyunca devam edecek uluslararası sempozyumda, dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden katılacak 54 akademisyen, 18. yüzyıldaki Osmanlı ilim ve fikir dünyasını tüm yönleriyle ele alacak.
“18. YÜZYILA GERİLEMEMİZİN EN DİP NOKTASI GİBİ BAKMIŞIZ”
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mürteza Bedir, “18. yüzyıl aslında İslam ve Osmanlı dünyası için modern döneme geçmeden önceki son yüzyıldır. Klasik dönemin de son yüzyılı diyebileceğimiz bir yüzyıl. Bu bakımdan 18. yüzyıl çok önemlidir. Osmanlı ilim ve fikir dünyasını ele almak, doğru anlamak, bizim bugünü ve geleceği inşa etmemizin yanı sıra ne kadar çok emek, zaman ve entelektüel mesai sarf edersek edelim asla yakalayamayacağımız bir fikir dünyasını çalışmak anlamına geliyor. Biz bundan önceki yüzyıllarda olduğu gibi bu yüzyılda da siyasi olaylara değil daha çok ilim, kültür, sanat ve edebiyat alanlarına yani özellikle entelektüel alana yönelip bu alanlardaki Osmanlı mirasını anlamaya çalıştık. Ama biz bu alanı incelediğimizde Osmanlı’nın en zayıf yüzyılı olarak nitelendirilen 18. yüzyılın bile büyük bir derya olduğunu görüp hayıflandık. Neden son 200 yıldır Osmanlı ilim ve fikir dünyasına bu kadar uzak kaldık ve yabancılaştık diye kendi kendimize üzüldük. Çünkü gerçekten 18. yüzyıl belki de Osmanlı kültürel ve entelektüel hayatının en zengin olduğu yıllardan birisidir. Ama modern zaman ile birlikte bizler, geri kalmışlığımızın travmasının da getirdiği bir psikoloji ile 18. yüzyılı tarihteki en az çalışılan ve en az değerli yüzyıl gibi algıladık. Böylesine yanlış bir algıya yöneldik.” diye konuştu.
Konuşmasının devamında 18. yüzyıl Osmanlı’sının entelektüel, ilmi ve kültürel anlamda tarihte hak ettiği yeri almadığını belirten Prof. Dr. Mürteza Bedir, “18. yüzyıla gerilememizin en dip noktası gibi bakmışız. Bu sebeple de o yüzyılı çok fazla ihmal etmişiz. İşte bugün 18. yüzyılı tekrar ele aldığımızda yeniden anlıyoruz ki aslında durum hiç de öyle değil. 18. yüzyıl diğer yıllardan hiç de aşağı kalacak bir yüzyıl değil. İlmi, kültür ve entelektüel bakımdan 18. yüzyıl aslında Osmanlı ilim ve kültür hayatının zirvesini teşkil eden yüzyıllardan birisidir. Buna böyle baktığımız zaman o yüzyıllardaki entelektüel ve ilmi ürünlere çok daha farklı bir gözle bakacağız ve bu konuların çok daha özgün ürünler ortaya çıkacak şekilde çalışılmasına imkan hazırlayacağız diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Yorumlar