İstanbul Tuzla İdris Güllüce Kültür Merkezi'nde sahnelenen oyunda, Milli Mücadele döneminde Anadolu'nun uyanışı, Karadeniz'den getirilen 100 yıllık kağnının da yer aldığı dekorla seyirciye aktarıldı. Yapımcılığını Karart Kültür Sanat'ın üstlendiği oyun, büyük beğeni topladı.
Yönetmen Hüseyin Sorgun, oyuna ilişkin şu görüşleri aktardı:
"Tarih, natürmort bir evden değil, aksine aidiyet duygusuyla baktığımızda canlıdır. Suyun üzerinde genişleyen halkalar gibi geçmişten bugüne ve bugünden geleceğe etkisini sürdürür. Anadolu, böylesine önemli bir etkinin miladıdır. Ait olduğumuz toprak ve zaman, bizi ortak bir geçmişin insanları haline getirir. Yüzyıl önce yaşadığımız topraklarda verdiğimiz Milli Mücadele, o günden bugüne tarihimizin ve talihimizin özeti gibidir. Bu mücadelenin kahramanları, aynı duygunun ortak paydasında buluşan insanlardı. Millet olarak kahramanca verilen bir mücadele, üzerinde yaşadığımız bu toprak parçasını vatan kılarken, yeni bir tarihsel devrin de ilk halkasını çiziyordu. O günden bugüne halka genişledi, ruh genişledi, semada yankılandı. İşte oyunumuz Ana-Dolu, bu yankılardan duyduklarımızdır."
Oyunu "köy seyirlik" üsluptan esinlenerek sahneye koyduklarını aktaran Sorgun, şunları kaydetti:
"Cepheye cephane taşıyan bir avuç insan: Topal Ozan, Köyün Delisi, Mehmet ve kadınlar… Anadolu'nun her yerinde isimleri anılan, dilden dile hikayeleri anlatılan kadınlar: Kara Fatma, Efe Ayşe, Senem Ayşe, Şerife Bacı, Yirik Fatma… Aynı acının kahramanlaştırdığı yüzlercesinden sadece bir kaçı… 'Ana' diyerek hayat bulduğumuz ve hayat kurduğumuz bu coğrafyanın analarının dillere destan mücadelesi ve bu hikayenin diğer kahramanları. Tarihe ve geçmişe bakışımızın köklerini belirginleştirirken, bugünkü duruşumuzu da kuvvetlendirecek bir sesin sahipleri. Ana-Dolu, bu sese sadece kulak değil, yürek verdiğimiz bir anın özetidir. Bu ruhun herbirimizin yüreğinde nabız, gözlerinde ışık, kelimelerinde ses olduğu ve Anadolu ile akord olduğumuz zamanın eseridir. Anadolu'nun sesi dün olduğu gibi bugün de ruhlarımızı, berrak bir dere gibi çağıldayarak temizleyecek, arındıracak güçtedir. Sanırım sazın ve sözün tılsımı da budur."
Yorumlar