Yazar Emrah Serbes'in kullandığı otomobilin çarptığı araçta anne, baba ve kardeşini kaybeden Ahmet Mert Özçelik'in avukatı Burcu Ece Güler, kaza günü olay yerinde görev yapan polislerle adli muayene raporunu hazırlayan doktor hakkında "görevi ihmal ve resmi belgede sahtecilik" iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.
Avukat Güler, Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği şikayet dilekçesinde trafik kazasına ilişkin dosyada bulunan "genel adli muayene raporu", "kaza tespit tutanağı" ve "alkol raporu" gibi önemli belgelerde gerçeğe aykırı bilgiler ve önemli eksikliklerin bulunduğunu öne sürdü.
Şikayet dilekçesinde, sürücü koltuğunda olduğunu beyan eden Kenan Doğru'nun alkol testinin geciktirildiği, kan örneğinin alınmadığı ve ruhsata göre araç sahibi Emrah Serbes olmasına rağmen Kenan Doğru'nun "şoför bendim" ifadesi yeterli görülerek Serbes'e alkol testi yapılmadığı öne sürüldü.
Dilekçede Torbalı Devlet Hastanesinde hazırlanan "Genel Adli Muayene" raporunda ise Emrah Serbes ile Kenan Doğru'da darp izi olmadığı yönünde ifadelerin bulunduğu ancak savcılık ifadesi sırasında Serbes'in boynunun sol tarafında emniyet kemeri izinin tespit edildiğine işaret edildi.
Dilekçede, şu ifadelere yer verildi:
"Savcılık gözleminde belirtilen ve daha sonra fotoğraflanan bu izin kaza tarihi üzerinden 7 gün geçmesine ve sanık iyileşmesi için yanık kremi sürdüğünü beyan etmesine rağmen halen daha çıplak gözle görüldüğü düşünüldüğünde düzenlenen raporun gerçeği yansıtmadığı çok nettir.
Şüpheli doktor, gerçeğe uygun bir rapor düzenleseydi daha olayın ilk gününden itibaren gerçek sürücü Emrah Serbes yakalanabilecek ve o zaman olayın üzerinden çok geçmeden kendisine alkol testi de yapılabilecekti. Çok basit, gözle görülür bir yarayı bilerek veya bilmeyerek raporunda yazmadığı için başta adalet bekleyen müvekkilim olmak üzere tüm ilgilileri mağdur etmiş, alkolün ispatlanmamasına katkı sağlamış ve ayrıca şimdi yapılan delil elde etme çalışmaları sebebiyle yargının yükünü artırmıştır."
- "Serbes'in ismi kaza tutunağında geçmiyor"
Avukat Güler, dilekçesinde kaza tespit tutanağında Emrah Serbes'in isminin geçmediğine de dikkat çekti.
Tutanağın "kazaya karışan yolcu ve yayalar" başlıklı kısmında Emrah Serbes'in adının bulunmadığını, "kaza özeti" bölümü okunduğunda Kenan Doğru'nun yalnız yolculuk ettiği gibi bir anlam çıktığını iddia edilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
"Kaza yapan araçların durumunu görünce o araçtan çıkan bir insanın en azından iç kanama tehlikesi korkusuyla hastaneye gitmesi beklenir. Ancak her 2 şüpheli de hastaneye gitmek istemediklerini ve böylece kolluk kuvvetlerinin de götürmediğini ifade etmektedirler.
Dosya kapsamında sonradan toplanan delillerden bir tanesi de şüphelinin aracındaki hava yastığından ve iç kısımlarından alınan kan örnekleri olup, bu durumda şüphelilerin her ikisinin de kanamalı bir yarası olduğu sabittir. Bu izlerin tespit edilmesi zorunlu olup şahısların hastaneye götürülmemesi çok önemli bir eksikliktir."
Dilekçede, soruşturma çerçevesinde daha sonra ortaya çıkan, "araçta boş bira kutusu ve aracın yanında viski şişesi bulunduğu" yönündeki deliller ve tanık ifadelerinin de bu evraklarda yer almadığı, tüm eksik bilgiler nedeniyle gerçek suçlunun 6 gün sonra teslim olduğu ve bu süreçte de delillerin ortadan kalktığı belirtilerek konunun basit bir ihmalle açıklanamayacağı savunuldu.
- Kaza
İzmir-Aydın Otoyolu'nda 22 Eylül 2017'de Emrah Serbes'in kullandığı 34 NT 5005 plakalı otomobil, Torbalı kavşağı yakınlarında, Ayhan Özçelik (59) idaresindeki 34 TV 9335 plakalı otomobile arkadan çarpmış, sürücü Özçelik, 16 yaşındaki kızı Zeynep ve eşi Nilgün Özçelik yaşamını yitirmişti.
Kazadan sonra 34 NT 5005 plakalı otomobili kendisinin kullandığını söyleyen Kenan Doğru tutuklanmıştı.
Emrah Serbes, Torbalı Cumhuriyet Savcılığının Doğru'nun emniyet kemeri izi tespiti için aldığı karar ve güvenlik kamerası görüntülerinin istenmesi üzerine otomobili kendisinin kullandığını itiraf ederek 28 Eylül'de teslim olmuş ve tutuklanmıştı.
Yazar Emrah Serbes hakkında "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak" suçlamasıyla 22,5 yıla kadar hapis cezası istenen iddianame, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.
Yorumlar