Dünya üzerimde farklı kültürlerde birçok korkutucu ve güçlü canavar figürü yer almaktadır. Canavarlar genellikle bedenen olağanüstü gelişmiş vahşi hayvanımsı, olağanüstü yırtıcı canlılar olarak tasvir edilirler. Mitolojik anlatılara göre canavarlar genellikle insanları tehdit eden varlıklardır.
Öte yandan mitolojik anlatılarda ve ezoterik tasvirlerde canavarlar derin sembolik anlamlar taşırlar. Örneğin Çin mitolojisinin önemli figürlerinden ejderhaların manevi anlamda da özel bir yeri vardır. Ejderhalar, hayırlı yaratıklar olarak temsil edilirler. Çin, Japon ve Kore uygarlıklarında ejderhaların tüm su kütlelerinin koruyucusu olduklarına inanılır: nehirler, okyanuslar ve yağmur. Bununla birlikte, Hinduizm ve Budizm’de Nagalar olarak da bilinen efsanevi zehirli varlıklar olarak tasvir edilirler. Aynı zamanda ejderha Aziz George’un İncil’deki savaşının ünlü anlatımında da kendini gösterir. Farklı yönlerde farklı yorumlanır..
Özellikle Doğu mitolojilerinde Ejderha ile Yılan arasında çok yakın benzerlikler vardır. Ouroboros (Euroboros), kendi kuyruğunu ısıran bir yılan ya da ejderha şeklinde resmedilen sembol olarak kendini yeniden yaratmayı sembolize eder. Yunancadaki οὐροϐóρος, Latincedeki uroborus kelimesinden gelir ve bu sözcüklerin sözlük anlamı "kuyruğunu öldüren"dir. Yanar, döner gökkuşağı mitleri ile benzerlik gösteren sembol "doğanın ebedi döngüsü" 'nü ifade etmektedir.
Kadüse (Caduceus) ise Yunan mitolojisinde Hermes ve dolayısıyla Greko-Mısır Mitolojisinde Hermes Trismegistus tarafından taşınan asadır. Aynı asa genel olarak haberciler tarafından örneğin Hera'nın habercisi İris tarafından da taşınırdı. Bu ruhani sembol, kanatlı bir figürün etrafında dönen iki yılanla temsil edilir. Genellikle Asklepios Çubuğu (tıbbın sembolü) sembolü ile karıştırılan Caduceus, Habercilerin Tanrısı Hermes’in geleneksel sembolüdür. Hem Yunan hem de Mısır Mitolojisine dayanır ve Merkür gezegenini temsil eder. Bu manevi semboldeki her iki yılan da hayattaki eril ve dişil enerjiyi temsil eder, iç içe geçtiğinde kişi yaşam enerjisiyle dolup yeni bir yaşamın kanatlarını geliştirir. Bu şekilde, aynı zamanda yaşam enerjisinin temel güçlerini de sembolize eder.
Örneğin Tekboynuz (Unicorn) sembolü de kültürden kültüre özellikleri farklılık göstermektedir. Bazı kaynaklarda korkunç bir yaratık olarak tasvir edilirken Çin ve Ortaçağ Avrupası kaynaklarında iyilik ve saflığın sembolü olarak kullanılmaktadır.
Ezoterik ve Psikolojik Açıdan Canavar Arketipi; gerek mitolojik gerekse modern sanatsal öykülerde canavarlar, ejderha, dragon, dev, üç başlı yılan, Sharon, Darth Vader, The Joker olarak betimlenir. Sembolik olarak aşılması gereken bir sorunun müsebbibi, yenilmesi gereken kötülük, o kötülüğün sebebi veya uygulayıcısıdırlar.
Bu anlamda canavar her zaman elle tutulur gözle görülür bir kötülük olmayabilir. Başkahramanın bizzat kendisi, içindeki kötücül güç, aşılması ve terbiye edilmesi gereken nefs olarak da okunmaya müsait. Ya da, daha büyük ölçekte, kahramanın canavarla, ötekiyle epik mücadelesinin aslından kendisiyle, içindeki evil demon ile giriştiği bir savaş olarak tasvir edilebilirler.
Canavar sözcüğü etimolojik olarak Farsça "cān" (dirim, hayat) sözcüğüne yine Farsça "-var/-bar" (sahip olan, mevcut olan) ekinin getirmesiyle oluşmuş "canvar" sözcüğünden ses türemesiyle -belki yakın anlamlı "cānāver" sözcüğünün de etkisiyle- türemiştir. İlk anlamı "canlı, mahlûk"tur. Bu kelime çoğu zaman masallarda geçmektedir. CAnnavar Kelimesi Türkçe'de Osmanlı Döneminde. "Can alıcı, kahredici" olarak yer alırken günümüze "Acımasız, kötü ruhlu, zalim kimse" olarak yer almaktadır.
Türk mitolojisinde canavarlar Guyuk (Güyük) veya Azman ve Tepegöz olarak karşımıza çıkarlar.
İşte dünyanın çeşitli mitolojilerinden en ünlü canavarlar:
1. Medusa (Yunan Mitolojisi)
Medusa, Yunan mitolojisinin en bilinen canavarlarından biridir. Gorgonlar adlı üç kardeşin en ünlüsü olan Medusa, başlangıçta çok güzel bir kadındı, ancak Athena tarafından bir lanete uğratıldı ve saçları yılanlara dönüştü. Her bakışında taş kesen bu korkutucu yaratık, Perseus tarafından öldürülmüştür. Medusa'nın öyküsü, genellikle korku, güç ve intikamın sembolüdür.
2. Cerberus (Yunan Mitolojisi)
Cerberus, yeraltı dünyasının kapılarını koruyan üç başlı bir köpektir. Hades'in yanındaki bu korkunç varlık, ölülerin dünyasına girmeye çalışan canlıları engeller. Cerberus'un başları, çok sayıda dişiyle dehşet verici bir şekilde tasvir edilir. Yunan mitolojisinde Herkül'ün 12 görevinden birinde Cerberus'u yakalamak gerektiği söylenir.
3. Chimera (Yunan Mitolojisi)
Chimera, yılan kuyruğuna sahip, bir aslan başı ve gövdesi, keçi gibi bir karnı olan ve ateş saçan bir canavardır. Yunan mitolojisinin korkutucu varlıklarından biri olarak tanımlanır ve Bellerophon adlı bir kahraman tarafından öldürülmüştür. Chimera, hem doğanın hem de hayal gücünün sınırlarını zorlayan korkutucu bir canavardır.
4. Fenrir (İskandinav Mitolojisi)
Fenrir, dev bir kurt olup, İskandinav mitolojisinin en önemli figürlerinden biridir. Fenrir'in doğumu, tanrıların gelecekteki felaketlere hazırlıklı olmasını sağlayacak şekilde kehanetlerle ilişkilidir. Sonunda, Fenrir, Ragnarok adı verilen kıyamet savaşında Odin’i öldürerek tanrılara büyük bir zarar verir. Fenrir, başta bir bebekken bile tanrıları korkutan ve gelecekte büyük bir tehdit oluşturan bir canavardır.
5. Tepegöz (Türk Mitolojisi)
Tepegöz, dünya mitolojilerinde genellikle tek gözlü, devasa yaratıklar olarak yer alır ve adını, "tepe" (yani "baş") ve "göz" kelimelerinin birleşiminden alır. Bu tür canavarlar, birçok farklı kültürde benzer şekilde betimlenmiş, farklı zaman dilimlerinde ve coğrafyalarda farklı efsanelerde yer almıştır. Türk mitolojisinde de adı geçen tek gözlü devdir. Değişik Türk dillerinde Tübegöz, Töbököz, Töpekös olarak da söylenir. Dede Korkut Hikâyeleri’nde yer alan Tepegöz figürü, kocaman bir yaratık olarak halk arasında büyük korku yaratır. Bu yaratık, insanları ve köyleri tehdit eder. Birçok hikâyede Tepegöz’ün kahramanlar tarafından öldürülmesi veya yenilgiye uğratılması anlatılır. Bu tür hikâyeler, halkın büyük, güçlü, korkutucu varlıklar karşısında cesaret, zekâ ve mücadele ile zafer kazanabileceğini simgeler.
6. Naga (Hindistan ve Güneydoğu Asya Mitolojisi)
Naga, yılan benzeri yaratıklardır ve Hindistan ile Güneydoğu Asya mitolojilerinde önemli bir yer tutar. Naga’lar genellikle insan başlı yılanlar olarak tasvir edilirler. Onlar hem tanrılarla ilişkili, hem de tehlikeli varlıklardır. Hem pozitif hem de negatif anlamlarla yüklenen Naga, bazen koruyucu bir figür, bazen de bir tehdit olarak ortaya çıkar.
7. Basilisk (Avrupa Mitolojisi)
Basilisk, Avrupa mitolojisinde yer alan, sadece bakışıyla öldüren bir canavardır. Genellikle yılan ya da tavuk başlı bir yaratık olarak tasvir edilir. Basilisk'in bakışları o kadar öldürücüdür ki, sadece göz göze gelmek bile ölüme yol açar. Bazı efsaneler, basilisk’in zehirli nefesi ve tüyleriyle de ölümcül olduğunu söyler. Bir başka versiyonunda ise sadece basilisk'e bakarak öldüren bir bakışa sahip olduğunu belirtir.
8. Minotaur (Yunan Mitolojisi)
Minotaur, insan bedeni ve boğa başı olan dev bir yaratık olarak Yunan mitolojisinde yer alır. Minotaur, Knossos Labirenti'nde yaşar ve Labirent'e giren herkesi öldürür. Bu canavarı öldürmek için, Theseus adlı kahraman devreye girer. Minotaur, hem vahşeti hem de insanın hayvanla birleşen korkularını simgeler.
9. Jörmungandr (İskandinav Mitolojisi)
Jörmungandr, dev bir yılan olup, Fenrir'in kardeşi ve Loki'nin çocuklarından biridir. Bu yaratık, Dünya'yı çevreleyen büyük bir yılan olarak tanımlanır ve devasa boyutları ile, dünyanın her yerinde tanınır. Jörmungandr’in, sonunda Thor ile büyük bir savaşa girmesi beklenmektedir. Jörmungandr, sonrasında Thor’u öldürecek ve kendisi de Thor tarafından öldürülecektir.
10. Wendigo (Kuzey Amerikan Yerli Mitolojisi)
Wendigo, Kuzey Amerikan yerli halklarının mitolojisinde kötü niyetli, aç gözlü ve insan yiyen bir canavardır. Genellikle, bir insanın açlık ve aç gözlülük gibi duygularına kapılarak Wendigo'ya dönüştüğü söylenir. Wendigo, karanlık ormanlarda yaşayan, korkunç bir şekilde aç gözlü ve acımasız bir yaratık olarak tasvir edilir.
11. Kitsune (Japon Mitolojisi)
Kitsune, Japon mitolojisinde, genellikle tilki şekline giren, bazen de insan formunda görülen bir yaratık olarak kabul edilir. Kitsune'ler, hem koruyucu hem de tehlikeli varlıklar olarak tanınır. Efsaneler, onların şekil değiştirebilme yeteneklerine, bilgeliklerine ve büyü güçlerine dikkat çeker. Kitsune'ler bazen kötü niyetli olup insanları kandırırken, bazen de iyi niyetli olup insanlara yardım ederler.
12. Quetzalcoatl (Aztek Mitolojisi)
Aztek mitolojisinde Quetzalcoatl, genellikle bir yılan ya da yılan başlı tanrı olarak tanımlanır. Ancak, Quetzalcoatl aslında bir canavardan çok, yaratılışın ve bilgelik tanrısıdır. Ancak bir zamanlar düşmanları tarafından kötü olarak görüldü ve bu figür, karışık bir doğa taşır. Bu figür, hem bir kurtarıcı hem de bir yıkıcı olarak kabul edilir.
13. Troll (İskandinav Mitolojisi)
Troll, özellikle İskandinav mitolojisinde karşımıza çıkan korkunç yaratıklardır. Troll’ler genellikle devasa boyutlardadır, insanları ve köyleri tehdit ederler. Bazı versiyonlarda, troll'ler karanlıkta ya da dağlarda yaşar ve ışığa karşı zayıftır, hatta bazı mitolojilerde güneş ışığına maruz kaldıklarında taşa dönüşürler.
14. Guyuk (Türk Mitolojisi)
Guyuk, vahşi yaratık demektir. En yaygın betimlemeye göre karanlıkta çöllerde ve mezarlıklarda ortaya çıkar. Vücudu sarı kırmızı tüyle kaplı, pis kokuludur. Çok iridir. Gündüzleri yeraltına veya mezara girebilir.
15. Kıyand veya Kıyant (Türk Mitolojisi)
Kıyand (Kıyant), Oğuz Kağan destanında adı geçen tekboynuzlu canavardır. Kıyat'ın dev bir gergedan olduğu iddia edilse de bu konu tartışmaya açıktır çünkü mitolojik bir hayvandan bahsedilmektedir. Kıyankandan sözcüğü Eski Türkçede gergeden anlamına gelir. Ganda ise Sanskirtçede (Eski Hintçe) yine gergedan manasına gelen bir sözcüktür. Kıyat boyu ile etimolojik bağlantısı vardır.
İnciller ve Tevrat'ta adı geçen 10 canavar
1. Leviathan: Su altında yaşayan, dev bir yılana benzeyen canavardır. Su altı cehenneminin bekçisidir. Leviathan adını, şeytanın isimlerinden biri olarak kullananlarda olmuştur. Pek çok hikayeye, sinema filmi ve televizyon dizilerine konu olan Leviathan aynı zamanda Yahudi kültüründe de geçmektedir.
2. Behemoth: Behemoth, sadece Tanrı tarafından terbiye edilebilir. Dinazorla timsah karşımı yırtıcı özelliklere sahip olan Behemoth tasvirlere göre en çok su aygırına benzemektedir. Kemikleri demir gibi sert olan yaratığın bacakları da baca gibi kalındır. Behemoth, günümüz batı kültüründe, şişman ya da çok iri insanlar için benzetme amacıyla kullanılan bir sözcüktür. Behemoth, aynı zamanda “Tevrat”ta da geçmektedir.
3. Tekboynuzlu (Unicorn): Mitolojide, kafasının ortasından yuvarlak bir boynuzun çıkmış olduğu bir at olarak tasvir edilmektedir. Kanı içildiğinde insanı ölümsüz kıldığına inanılan tek boynuzlu atın kutsal olduğuna inanılır ve onu öldürün kişinin ise büyük bir lanete sahip olacağı söylenir. Kültürden kültüre özellikleri farklılık göstermektedir. Bazı kaynaklarda korkunç bir yaratık olarak tasvir edilirken Çin ve Ortaçağ Avrupası kaynaklarında iyilik ve saflığın sembolü olarak kullanılmaktadır. İncil’de de bahsi geçen Unicorn, Türk Mitolojisinde de yer almaktadır
4. Abaddon’un Çekirgesi: Çekirge görünümündeki bu yaratık kutsal metinlerde Abaddon adıyla geçen bir tür şeytani varlık tarafından kontrol edilmektedir. Abaddon tarafından taç giydirilen ve altın zırh giyen Locust(Çekirge)bir akrebin zehrine sahiptir. Düşmanlarına zehrini akıtır ve bu zehre maruz kalanlar feci şekilde acı çekerler fakat ölemezler, ölmek için Tanrı’ya dua ederler.
5. 200 Milyon Atlı: 200 milyon atlı, İncil’in vahiy bölümünde bulunmaktadır. Mahşerin Dört Atlısıyla karıştırılmamalıdır. (Mahşerin Dört Atılısı: “ölüm, kıtlık, hastalık ve savaş”ı simgeler.) Kutsal metinlerde geçenlere göre, 4 melekle beraber Fırat Nehri kıyısına salınacak 200 milyon atlı melek, dünya nüfusunun üçte birini katledecektir. Birçok din bilimcisinin ortak görüşü de kıyamete yakın çok büyük bir savaş olacağı ve bu savaşın “Mezopotamya” olarak adlandırılan Fırat ve Dicle Nehri arasında yoğunlaşacağı yönünde yorumlanmaktadır.
6. Daniel’in Dört Canavarı: Benzer şekilde, Daniel’in kitabında da canavarlardan bahsedililir. Burada dört canavar vardır ve her biri bir medeniyeti simgeler. Bunlar sırasıyla;
Kartal Kanatlı Aslan: Babil’i simgeler
Devasa Ayı: Pers İmparatorluğu’nu simgeler
Dört Kanatlı Pars: Eski Yunan’ı temsil eder.
Demir Dişli ve 10 Boynuzlu canavar: Roma İmparatorluğu’nu simgeler.
7- İlk Canavar: İlk bahsedilen canavardır. Yedi başlıdır ve 10 boynuzu vardır. Okyanus üzerinde yükselir. Bir ayağında ayı pençeleri vardır, kafalarından biri leopar görünümlüdür ve aslan kadar güçlü çenesi vardır. Bu imgelemin yüzyılın Roma İmparatoru Neo’yu tasvir ettiği söylenir.
8. İkinci Canavar İsminden de anlaşılacağı üzere ilk canavarın misyonunu takip etmektedir. İki boynuzu vardır ve tıpkı bir ejderha gibi ses çıkarır. Bu canavarın görevi ilk canavara biat etmeyenleri cezalandırma ve ilk canavarın görevini tamamlamaktır. İlk canavarın tüm yetkilerini onun adına kullanmıştır. İkinci canavarın Amerika Birleşik Devletleri’ni simgelediği konusundaki görüşler ağır basmaktadır.
9. Ejderha Vahiy bölümünde bahsedilen canavarlardan biridir. Ejderhanın 7 başı ve 10 boynuzu vardır (7 baş ve 10 boynuz tasvirinin sıkça kullanıldığını görüyoruz.) Kitapta, kuyruğuyla gökteki yıldızların üçte birini toplayıp Dünya’ya fırlattığı söylenir. Din bilimciler tarafından ejderha ile tasvir edilen bu canavarın, Tanrıya karşı gelen iblisin kendisi olduğu da söylenir.
10. Nefilimler (Nephilims) İsimlerinden ilk olarak Sümerliler zamanında bahsedilmiştir. Antik Mısır’da “Neter”, Sümer Mitolojisinde “Anunnaki” diye geçer. İbranice de ve Tevrat’ta ise “Nefilim” denilmiştir. Hemen hemen bütün kadim uygarlıklarda (İsa’dan 3000 yıl önce) Nefilimlerden “gözcüler” olarak bahsedilmiştir. Dev insanlar şeklinde tasvir edilmişlerdir.
Kimilerine göre Nefilimler, Marduk Gezegeni’inden gelen gözcülerdir. Cennetteki savaştaTanrı’ya karşı gelen Şeytanın yanında yer alarak savaşı kaybetmiş ve huzurdan kovulmuş düşmüş meleklerdir.
Özetle; Dünya çapında farklı kültürler, mitolojik canavarları kullanarak insanın korkularını, arzularını ve değerlerini sembolize etmişlerdir. Bu canavarlar sadece fiziksel tehditler değil, aynı zamanda ahlaki ve psikolojik öğretilerin taşıyıcılarıdır. Yunan mitolojisinden İskandinav'a, Asya'dan Kuzey Amerika'ya kadar uzanan bir çeşitlilik, farklı toplumların ve inanç sistemlerinin ne kadar zengin ve derin olduğunu gösterir.
Yorumlar