Amasya ilinin 25 kilometre batısında yer alan Oluz Höyük, dinsel yapılanma yönünden zengin bulgular veren antik kenttir.
15 yıldır devam eden kazılarda 10 yerleşim katmanı ile karşılaşılmış ve bu katmanların her birinde bir dinsel yapıya ulaşılmıştır.
Oluz Höyük kazı başkanı Prof. Dr. Şevket Dönmez, Oluz Höyük’ün Hititlerden sonra bölgeye hakim olan Frig Krallığı ile önemli dinsel merkez olmaya başladığını bunun en önemli arkeolojik kanıtının da MÖ 600 civarında inşa edilen Kubaba (Ana Tanrıça) Sunağı olduğunu söyledi.
Şevket Dönmez, Neolitik Çağ ile birlikte Anadolu topraklarında tapınılan ana tanrıça kültünün devamı niteliğindeki Kubaba, her ne kadar politeist, çok tanrılı dinin temsilcisi olarak görülse de Tanrıça Kubaba’nın (Matar Kubileya) monoteizme yakınlık taşımakta olduğuna işaret etti.
luz Höyük’ün Pers dönemi (MÖ 450-300) katmanında elde edilen arkeolojik bulgular ise Arkaik Monoteizm’in bölgede doğuşuna işaret ediyor.
Prof. Dr. Dönmez Arkeotarih dergisinde kaleme aldığı makalede, “temel pratiğini Ateş Kültü’nün oluşturduğu bu inanç sisteminde ateşgede, ibadethane, kutsal küllerin depolandığı alanlar ve kutsal eşyaların gömülmüş olduğu bothroslarile kurban çukurları; Oluz Höyük’te MÖ 500 yıldan itibaren kurumsallaştığı gözlemlenen tek tanrı inancının işaretlerini yakaladığımız “Arkaik Monoteizm” in varlığını gösteriyor.
MÖ 450’lerde inşa edilen Anadolu’nun en eski ateşgedesi toprak üzerine oturtulmuş 1. 60 metre çapında bir ateş çukuru ile bunu çevreleyen küçük bir seladan oluşmaktadır. Kutsal ateş çukurunu oluşturan taş sırasındaki duman artıklarının kalıntıları ile çukur içi ve çevresindeki kül ve karbonların buradaki yanmış ateşin “sonsuz ateş” olarak tanımlanmasını kanıtlar niteliktedir” dedi.
Dönmez, Oluz Höyük kazılarının, tapınak ve ibadethanenin farklı yapılar olduğunu anlamamızı sağlayan bulgulara ulaşılmasını sağladığını belirtti.
Dönmez, tapınak ve ibadethane yapıları hakkında şu bilgileri verdi.
Ateşgede, kutsal ateşin yandığı küçük bir yapı olup, yanan ateşin dışarıda görülebilmesi için üstü kapatılmamış olduğu düşünülmektedir. Ayrıca kutsal ateşin yanında her gün saatlerce dua okuyan Magus’un (Mog) sesinin duyulabilmesi için de üstünün açık olması önemli idi.
İbadethanenin güneyi dışında 6 adet sütunun taşıdığı büyük bir çatı ile kaplandığı anlaşılmaktadır. Henüz kazısı tamamlanmamış olmasına rağmen mevcut boyu 100 m2 geçen ibadethane için kuzey-güney doğrultusunda iki sıra halinde aralıklarla yerleştirilmiş 3’er adet olmak üzere toplam 6 adet taş sütun kaidesi açığa çıkarılmıştır.
Taş kaideler, kumtaşından yapılmış olup ortalama 50 cm civarındadır.
Zerdüşt dini mensupları İslamiyet’te olduğu gibi beş vakit namaz kılmaktadırlar. Bu vakitler, güneşin doğuşundan gün ortasına kadar Havangah, gün ortasında öğleden sonra saat 15.00 kadar Rabitvengah, saat 15.00’den güneşin batışına kadar Uzeyrengah, güneşin batışından gecenin yarısına kadar Eyuhseritengah ve gece yarısından güneşin doğuşuna kadar Uşehingah olarak adlandırılır.
Oluz Höyük’te ibadethaneden kutsal ateşin ve güneşin doğuşunun izlenebilmiş olması çok büyük olasılıkla Havangah namazının eda edilmiş olduğunu ve daha da önemlisi erken Zerdüşt dininde namazın MÖ 5’nci yüzyılda ki varlığını göstermektedi
Yorumlar