İslam kaynaklarından derlenen bilgilere göre, Hazreti Muhammed'in soyunu devam ettiren kızı Ümmü'l-Haseneyn Fatıma bint Muhammed ez-Zehra, Mekke'de 609'da doğdu.
Hazreti Muhammed'in, kendisini çok sevmesi dolayısıyla "babasının annesi" anlamına gelen "Ümmü Ebiha" ismiyle seslendiği Hazreti Fatma, "Beyaz, parlak ve aydınlık yüzlü kadın" anlamına gelen Zehra ve "iffetli ve namuslu kadın" anlamına gelen Betül ismiyle de anılıyordu.
Çok iyi bir çocuk olan ve ömrü boyunca babasının terbiyesiyle yetişen Hazreti Fatma, küçük yaşta olmasına rağmen, Hazreti Muhammed'e Mekke döneminde eziyet edenlere karşı mücadele gösterdi.
Hazreti Fatıma, Hazreti Ali ile 624 yılında evlendiğinde, evlerinde üç minder, saçaklı halı, içi hurma lifiyle doldurulmuş bir yastık, iki el değirmeni, su kabı, topraktan yapılmış testi, meşinden yapılmış su bardağı, elek, havlu, tabaklanmamış koç postu, tüyü dökülmüş kilim, hurma yaprağından örülmüş sedir, iki yemen işi elbise ve bir kadife yorgan bulunuyordu.
Bu evliliğinden Şubat 625'te Hasan, Ocak 626'da Hüseyin ve daha sonraki yıllarda küçük yaşta ölen Muhassin ile Ümmü Külsüm ve Zeyneb isimli çocukları dünyaya gelen Hazreti Fatıma, Uhud Gazvesi'nde 10 kadınla birlikte gazilere yiyecek ve su taşıdı, aynı zamanda yaralıları tedavi etti.
Hazreti Fatıma, hayatı boyunca sade yaşantısı, gösteriş ile israftan kaçınması, haya ve edebi, temsiliyet, muhabbet, merhamet, adalet ve sabır üzerine inşa ettiği anneliğiyle mümin kadınlara örnek oldu.
Hazreti Muhammed, Hazreti Fatıma'ya, vefat etmeden önce, hastalandığı sırada "Kur'an-ı Kerim'i Cebrail Aleyhisselam ile her yıl bir kez birbirlerine okuduklarını, o yıl Cebrail'in aynı amaçla iki defa geldiğini, bu durumun ise vefatının yaklaştığına işaret olduğunu" söyledi.
Bunun üzerine Hazreti Fatıma ağlamaya başlayınca, Hazreti Muhammed'in, "ailesinden kendisine önce onun kavuşacağını ve mümin kadınların hanımefendisi olduğunu" söylemesi üzerine de gülüp sevindi.
Hazreti Muhammed'in ölümünden 5,5 ay sonra Medine'de 22 Kasım 632'de vefat eden Hazreti Fatıma'nın cenazesi, vasiyeti üzerine tabutla taşınarak, gece Cennetül-Baki Kabristanı'na defnedildi.
Hazreti Muhammed ve ehlibeytinden bahseden birçok manzum ve mensur eserde Fatıma'nın adı ve vasıfları sık sık anıldı. Anadolu'da kadınların "Fatma/Fadime Ana"olarak andıkları Fatıma, uğur ve bereketin timsali sayıldı.
Yorumlar