Çalıştay Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İmam Maturidi'nin Türkiye, Pakistan, Endonezya, Hindistan, Malezya'nın büyük kısmında ve Orta Asya'nın tamamında mezhep imamı olarak kabul edilen, kendisinden sonraki alimlerin "İmamül Hüda" yani "Doğru yolu gösteren, o yolda bize önderlik eden bir bilgin" dedikleri bir isim olduğunu söyledi.
- "Amacımız, gerçek anlamıyla Maturidi'yi ortaya koymak"
Çalıştayda Maturidi'nin hem müfessir hem fıkıhçı hem de kelamcı yönünün yaklaşık 50 kişilik bilim adamı grubuyla konuşulacağını ifade eden Düzgün, "Alimimiz gerçek kişiliği, kimliği, görüşleriyle ne demiş ve miras olarak nasıl bir düşünce bırakmış bunu keşfedelim istedik. Birinci amacımız, gerçek anlamıyla Maturidi'yi ortaya koymak." dedi.
Maturidi'nin dört temel kavram üzerinden nasıl bir sistem kurduğunu ortaya koymak istediklerini kaydeden Düzgün, "Biz bu dört temel kavramı Maturidi'nin epistemolojik tasavvuru, bilgi tasavvuru 'akıl', metafizik tasavvuru 'adalet', ahlak tasavvuru 'hikmet', insan ve toplum tasavvuru 'özgür irade' başlıkları altında ele almaya çalıştık." bilgisini verdi.
Çalıştayda dört sunum olacağını ve katılımcı bilim adamlarının bu sunumları iki gün boyunca tartışacağını bildiren Düzgün, açılış resepsiyonunda ise mini panel yapacaklarını açıkladı.
- "Bunların içini boşalttığımız için mi sıkıntılar yaşıyoruz?"
Prof. Dr. Düzgün, Ebü'l-Hasan Eş'ari'nin de aynı kavramlar üzerinden bir sistem kurduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Maturidilik, Eş'arilik bir taraftan karşılaştırmalı olarak anlaşılsın istiyoruz. Bu iki mezhebin dayandığı fıkıh ayağı var. Eş'ariler Şafii fıkıh ayağına dayanırlar. Maturidiler, Hanefi fıkıh ayağına dayanırlar. Nasıl bir düşünce sistematiğine sahipler, ne düşünürler, nasıl bir toplum organizasyonları var? Biz alimlerimiz üzerinden bu kavramlara (akıl, adalet, hikmet, özgür irade) nasıl bir anlam yükledik? Bu anlamlarla nasıl bir medeniyet inşa ettik? Bugün Müslümanların içinde bulunduğu toplumsal şartlar, bu andığımız kavramları dejenere ettiğimiz için mi? Bunların içini boşalttığımız için mi bu sıkıntıları yaşıyoruz? Bunu masaya yatıralım istiyoruz."
- "Semerkand alimlerinden birisidir"
İmam Maturidi'nin çok erken dönemde hem akaid ve kelam hem tefsir hem de fıkıhta kendinden sonrakilerin takdir edip, takip edebileceği bir etki bıraktığını kaydeden Düzgün, "944 Miladi, 333 Hicri vefatıdır. Kendisi Maveraünnehir bölgesi dediğimiz Semerkand alimlerinden birisidir." diye konuştu.
Amerikalı yazar Frederick Star'ın kaleme aldığı "Kayıp Aydınlanma" isimli esere atıfta bulunan Düzgün, bu eserde Orta Asya'da yaşanan yoğun düşünsel ve bilimsel ortamın "kayıp aydınlanma" olarak aktarıldığını anlattı.
- "Ümmet sorunumuz var"
"Akıl, adalet, hikmet, özgür irade kavramları üzerinden yeni bir medeniyet inşası şansımız var mı?" sorusunu yönelten Düzgün, şunları kaydetti:
"Bugün Türkiye'de ve İslam coğrafyasında ümmetin içinde ümmet sorunumuz var. Bu sadece Türkiye'nin sorunu değil. Müslümanların birbirine fitne haline dönüştürüldüğü bir çağın içindeyiz. Şiddetin hem öznesi hem nesnesi Müslümanların kendisi. Bu utanç olarak Müslüman topluma yeter. Bu fotoğraf bu kadar açıkken, önümüzü görmemizi sağlayacak her ışığa muhtacız. Bin yıl öncesine gidip, bu ışığı aldığımızda da mutluyum, bugün de alırsak mutluyum. Maturidi'yi ele alırken aynı zamanda karşılaştırmalı olarak Eş'ari'yi de gündeme getiriyoruz. Hanefiliği de Şafiliği de gündeme getiriyoruz ve tartışıyoruz. Bu miras geçmişte bir başarı elde etti. Bugüne ne söyler, buradan ne alabiliriz, önümüze küçük bir ışık tutarsak onu biz burada büyütürüz. O ışığı biz büyütelim ve önümüzü görelim."
- "Bu ifade, bugüne mesaj"
Maturidi'nin "Müslümanların temel özelliği toplum olmalarıdır, diğer dinlerin özelliği ise tefrika toplumları oluşlarıdır" ifadesine vurgu yapan Düzgün, bu ifadenin tam da bugüne bir mesaj olduğunun altını çizdi.
Maturidi'nin Yunus Suresi 10. ayeti yorumlarken "Allah'ın bizimle bir ahdi ve akiti vardır" dediğini anlatan Düzgün, "Diyor ki; 'Bu ahit iki yönlüdür. Bir, Allah'a karşı ahitleriniz, ibadetleriniz, bunu yapınız. İkincisi, bir toplum olarak birbirinize karşı verdiğiniz sözleri yerine getiriniz, sözünü veren ve yerine getiren toplum olunuz.' Bu hem bir toplumsal teori üretim hem de bu toplumsal teorinin, toplumun tek başına dünyada var olmadığı, kendisine bu toplumsallığını hatırlatan, görevlerini bir ilahi varlıkla bağlantılı olduğunu hatırlatır." değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Düzgün, "Maturidi'nin düşünce dünyası dediğimiz, insanı bu sözün aktif tarafı, saygın, güçlü, özgür iradeli, aklını kullanabilecek güçlü bir varlık olarak tasarlıyor ki Allah'ın kendisine vermiş olduğu emaneti yerine hakkıyla getirebilsin. Burada ikili bir yapı var. İnsan tek başına değil çünkü donatılması gerekiyor. Donatan kim, ilahi irade." ifadelerini kullandı.
- Çalıştaya davet
Çalıştayın sonuç bildirgesini İngilizce, Arapça, Farsça, Fransızca, Almanca dillerinde tercüme edeceklerini dile getiren Düzgün, çalıştayın duyurularının 40'ın üzerinde dilde yayınlandığını söyledi.
Düzgün, "Önümüze ışık tutacak bu çalıştayın Türkiye'deki birleşme, enerjileri toplayarak bir sinerji oluşturma, birlikte iş görme, ortak endişeleri paylaşma duygumuzu artıracağını düşünüyorum." yorumunu yaptı.
Türkiye'nin ve İslam dünyasının geleceği ile ilgili söz söyleme durumunda olan herkesi çalıştayı takip etmeye davet eden Düzgün, bu çalıştayın herkesin duygusal ve zihinsel desteğine ihtiyacı olduğunu sözlerine ekledi.
Yorumlar