desen, resim çizmek, yazmak, işaret anlamlarına gelen “grafikos” veya “graphein” sözcüğünden türemiştir. Grafik; tasarımsal bir düşüncenin, bir duygunun veya nesnel bir resimsel öğe ya da fotoğrafı iki veya üç boyutlu düzlemde tasvir edilmesi demektir.
Amacı mesaj iletmek veya bir ürün veya hizmet tanıtmak olan görsel iletişim sanatı olan Grafik Tasarım terimi; sanat tarihinde bilinçli olarak ilk kez 1922 yılında W. A. Dwiggins tarafından kullanılmıştır ve çoğunlukla ticari amaçlarla yapılan logo, antet, reklam, poster, kitap, web sayfası vb. çalışmaları içeren sanatsal tasarımları ifade etmektedir.
Afiş, kitap tasarımı, dergi tasarımı, yazı karakteri tasarımı, gazete, kurumsal kimlik gibi bir çok basılı alanlar dışında, telefon, internet, televizyon, sinema gibi kitle iletişim araçları grafik tasarımın çalışma alanlarıdır.
Günümüz dünyasında sokaklarda, internette, televizyonda ve telefonlarda sınırsız görsel ögelere maruz kalınmaktadır. Tanıtım ihtiyacı ve ticari kaygı duyan kuruluşlar, daha fazla fark edilmek için uzman grafik tasarımcılara ihtiyaç duymaktadır.
Grafik sanatının temel ilkeleri
Uzman grafik tasarımcıların etkili ve fark edililr tasarımlar yaratmak için grafik tasarımda kullandığı bazı ilkeleri vardır. Grafikerlerin ihmal etmemesi gereken ilkeler sayesinde, hedef kitlenin beklentileri daha kolay karşılanırken, insan algısına ve gözüne uygun doğru tasarımlar kolaylıkla üretilebilir.
Nokta: Gözün görüp de algıladığı en küçük öge olan nokta, boyutsuz eleman olarak tanımlanmaktadır. Noktalar sayısal olarak artışıyla sınırlı alan üzerinde imgeden simgeye ve kavramlara dönüşmektedir. Kalın ve sık noktalar doluluğu, ağırlığı ve dinginliği ifade etmektedir. İnce ve seyrek noktalar ise, açıklığı, hareketi ve dinanizmi ifade etmektedir.
Çizgi: Noktaların bir düzlem üzerinde oluşturduğu doğrultu denilebilir. Kesik, devamlı, kıvrımlı, düz, kalın, ince çizgi çeşitleri tasarımlarda anlam ve form oluşturmada önem arz etmektedir. Düz çizgi durağanlığı anlatırken; kıvrımlı çizgiler hareketi, ince çizgiler sakinliği, kalın çizgiler netliği belirtmektedir.
Biçim: Çizgilerin bir düzlem üzerinde oluşturduğu şekil olarak tanımlanabilir. Uzayı, yüzeylerle sınırlayan her varoluş, bir form örgütlenmesidir. Form, varoluş anlamının, içeriğin, dışavurumu, dışsal görüngüsüdür. Görme, görünenin uzaysal sınırları dışında, çevresi ile olan ilişkisi ve görenin birikimleri ile birleşen, yüksek düzeyde bir zihin çabasıdır. Yani bir form ve biçim algısı, form ve biçimin kendi sınırları (parçaların oluşturduğu bütün), çevresindeki oluşumlar ve bireyin geçmiş deneyimlerine bağlı bilgilerin, özel bir bileşim olarak ‘sembol, resimsellik, kavram, işaret’ göstergeleşmesi olarak ‘kodlanışıdır’. Form (şekil); zihnin gördüğü (özneldir ve kişiye bağlıdır) ve bireyin dışındaki görünen nesne arasındaki ilişkisidir. Her madde her varlık, varoluşunun diyalektik çelişme ve zıtlıklarını taşıdığı, varolduğu sürece; sınırlara bağlı form algısı varolacaktır. Form, uzayı sınırlandıran, mekan, hacim oluşturan, algıya kaynaklık eden ‘gösteren’ dışsal varlık değeridir.
Leke: Bir yüzeyin herhagi bir malzemeyle örtülmesiyle ışık-gölge, renk, ölçü, doku ve derinlik ifadesi kazandırılmasıdır. Nokta ve çizgi sıklıkları lekesel etki oluşturmaktadır. Düz, pürüzlü ve eğri lekeler durgunluk ve hareket etkisi vermektedir. Yüzeye doku, ışık, renk ve derinlik veren lekesel etki ile plastik yapı etkili şekilde gösterilmektedir.
Doku: Bir nesnenin dokunma duyusuyla algılanan yüzeyindeki girintili veya düz hissidir. Tasarımda doku, iki boyutlu düzlemde fırça veya kalem darbeleriyle gözün algılaması yoluyla sağlanmaktadır. Cisimlere dokunmakla hissedilen dokulara doğal (tabii) dokular denir. Bunlardan başka bir de yapay (sun’i) dokular vardır. Örneğin, herhangi bir cismin resmini yaparken onun yüzeyinin pürüzlülük derecesi bir takım taramalar ve noktalar yardımıyla belirtilir ki kağıt üzerine resmedilen bu doku bir yapay dokudur. Çünkü resme el ile dokunulursa, elde hiçbir zaman o cismin yüzeyinde gerçekte hissedilen doku etkisi hasıl olmaz. Buna karşılık gözle bu resme bakıldığında o cismin yüzündeki pürüzlülük derecesi oldukça iyi anlaşılabilir. Bu bakımdan yapay doku resimde, kumaş desenlerinde ya da gerçekte malzemeye vermek istediğimiz pürüzlülüğü anlatmak üzere tasarda ve ayrıntı (detay) resimlerinde çok kullanılır. Yapay dokulara görsel doku da denilebilir.
Ölçü: Tasarımda kullanılan ögelerin küçük ve büyük ölçüde kullanılması farkındalık yaratmada ve hiyerarşi oluşturmada önemlidir. İnsan, doğayı, toplumu algılarken, daima kendi varlıksal ‘büyüklüğüne’ göre algılamada bulunur. Kendi eni, boyu, yüksekliğine göre, nesne ve varlıkları, ölçüsel olarak değerlendirir. Büyüklük-küçüklük, insana göre büyüklük-küçüklüktür. Nesneler, varlıklar arasındaki büyüklük-küçüklük de insana göre bir ölçü ilişkisi olarak değer ifade eder. Ölçü, genel olarak varolanın insan tarafından birimlendirilmesidir. Doğada her nesnellik, ‘büyük ve titiz’ bir ölçü düzeni içindedir. Nesne ve varlıkların sınırları, alan ve hacimleri, ağırlık ve uzunlukları, kendi öznelliklerine göre sınırlanmıştır, derecelenmiştir, birimlenmiştir. Kısaca ölçü, varolan şeylerin uzayda kapladıkları yerin, işlevlerin vb. değerlerinin birimlendirilmesidir. İster iki, ister üç boyutlu olsun, isterse uygun isterse zıt olsun biçimler, düzen içinde ‘gerekli büyüklükleri’ ile rol alırlar.
Yön: Tasarımda yön verilmek istenen mesaja göre belirlenir. Tasarımda seyirciyi yakalamak istenen noktaya göre, tipografinin boyutuna veya tasarımın rengine vurgu yapılır.
Renk: Işıkla birlikte var olan fiziksel oluşumdur. Renklere yüklenen anlam sebebiyle renklerin sembolik bir değeri de vardır. Doğada hayvanlar renkler sayesinde avlanır, yine bulundukları ortama uyum sağladıkları renklerle avlanmaktan korunabilirler. Ambalaj tasarımlarında da önemli bir yeri olan renkle ürünlerin diğer ürünlerden ayırt edilmesi sağlanabilir. Renklere yüklenen anlamlar farklı kültürlerde farklı anlamlara gelebilmekte veya dünya genelinde aynı anlama sahip olan bir rengin, yaşanılan döneme göre anlamı değişmektedir. Örneğin, gökkuşağı önceleri şansı sembolize ederken son zamanlarda Batı’daki eşcinsel hareketlerinden dolayı eşcinsellerin sembolü haline gelmiştir. Tasarımda önemli yeri ve etkisi olan bazı renklerin anlamları ise şöyledir: Beyaz, saflık, temizlik, barış gibi iyi duyguların sembolü iken, siyah, ölümü, matemi ve kimi topraklarda bereketi simgelemektedir. Bu renkler dışında, renkler sıcak veya soğuk olarak ikiye ayrılırlar. Sarı, turuncu, kırmızı sıcak; mor, yeşil, mavi soğuk renkler olarak geçmektedir. Kırmızı; tutku ve iştahın, sarı; dikkat çekiciliğin ve mizahın, turuncu; enerji ve neşe, mavi; huzur ve şansın, yeşil ise; cennet ve doğanın, mor; saltanat ve depreyonun rengidir.
Renkler de kendisine yüklenen anlamlardan dolayı bir semboldür. Bundan dolayı, logo tasarımlarında seçilen renk, özellikle kişi veya markayı tanımlamalıdır. Koyu mavi, banka ve sigorta kurumsal kimliklerinde, canlı renkler, çocuk ürünlerinde, kırmızı ve siyah, cinsellik hareketlerinde ve ürünlerinde, yeşil, yiyecek ambalajlarında ve mavi, su gibi içecek ambalajlarında kullanıldığı görülmektedir.
Ton: Renklerin siyah ve beyaz değerlerinin oluşturduğu renk değerleridir. Renklerde beyaz oranı arttıkça ton açılır, siyah renk oranı arttıkça ton koyulaşır. “Renklerin farklılığı yanısıra, her bir rengin değişik tonlarda kullanılması da tasarda önemli rol oynar. Zira herhangi bir renk değişik değerlerde (ton değeri) kullanılırsa, renk tesirinde değişiklik hasıl olur. Bu değişiklik bir ilgi çekicilik doğurduğundan; renk tesirine tonlar yardımı ile yeni bir olanak katılmış olur. Bundan dolayıdır ki değer (ton değeri) bir tasar öğesi olarak kendine has önemli bir görev yapar.”
Grafik tasarım ilkeleri
Denge: Görsel iletişimde denge, bütünün içindeki simetrik ve asimetrik uyum ile sağlanabilmektedir. Sanatta denge herşeyi aynı düzeyde yerleştirmek anlamına gelmemektedir. Sanattaki denge, çalışmada yer alan ögelerin yarattığı dinamik etkinin uyumudur. Azlık-çokluk, büyüklük- küçüklük, incelik-kalınlık, sertlik-yumuşaklık gibi karşıtlıklardan oluşan gerilimin uyumudur.
Orantı: Bir tasarımda birden fazla görsel öge orantı sorununa neden olabilir. Tasarımda görsel ögelerin birbiri arasında oluşturdukları orantısal ilişki algı ve iletişimi doğrudan etkilemektedir. Doğada tüm varlık arasında ve kendi içinde bir uyum vardır. Eski Yunanlılar bugünde hala kullanılmakta olan Altın Oran’ı doğadaki düzenden yola çıkarak bulmuşlardır
Hiyerarşi: Tasarım içindeki görsel hiyerarşi istenen mesaja göre ölçülendirmektir. Fotoğraf veya illüstrasyonlar bazı tasarımlarda büyük boyutta kullanılarak vurgulayıcı unsur haline gelmektedir. Renk, ton ve boyut hiyerarşiyi etkileyen unsurlardandır. Tasarımdaki renk ve boyut gibi farklı unsurlar hiyerarşik yapı içinde birbiriyle yarışarak ön plana çıkabilmektedir.
Devamlılık: İzleyici tasarıma baktığı anda gözü yukarıdan aşağı, soldan sağa, koyu tondan açık tona istemsizce hareket eder. Bir tasarımda unsurlar belli bir hiyerarşiye göre akıp gidiyor ve gözü yormuyorsa tasarımda devamlılık söz konusudur. Bazı tasarımlada renk, imge boyutu ve tipografi gibi görsel unsurlar devamlılık sağlamak için yinelenebilir.
Bütünlük: Tasarımda kompozisyonunu bir arada tutan unsurlar uyum içinde bir araya getirilmelidir. Benzer tasarım unsurları belli bir ortak noktada gruplanır, fakat bir öge ön plana çıkarılmak istenildiğinde gruptan çıkarılmalıdır. Vurgulanmak istenen öge dışında kullanılan diğer ögeler de dikkati tek yöne vermek için kendi içlerinde bütünlük sağlamalıdır.
Vurgulama: Tasarımda mesajın doğru şekilde iletilmesi için vurgulanmak istenen öge doğru seçilmelidir. Bu öge konuya, hedef kitleye ve müşterinin tutumuna göre değişebilmektedir. Ön plana çıkacak öge, arka planda yer alacak ögelerden yön, boyut, doku, ton, renk ve biçim kontrastıyla ayrılabilir.
Yorumlar