Arkeoloji Fuarı olarak ünlenen ve artık dünyanın önde gelen kültürel miras etkinlikleri arasında yer alan TG Expo organizasyonu Heritage İstanbul bu sene temaları arasına Kütüphaneciliği de ekledi.
11-13 Mayıs tarihleri arasında Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilecek 6. Heritage İstanbul Koruma, Restorasyon, Arkeoloji, Müzecilik, Kütüphanecilik Fuarı'nın tanıtım toplantısı İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde yapıldı.
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde gerçekleştirilen 6. Heritage İstanbul basın toplantısının konuşnacıları Heritage Projeleri Kurucusu Osman Murat Akan, İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürü Hayrullah Çelebi, İBB Kütüphane ve Müzeler Müdürü Ali Şafak Özdemir, Heritage İstanbul Danışma Kurulu Üyesi Editör Arkeolog Nezih Başgelen ve Baksı Müzesi Kurucusu ve Baksı Kültür Sanat Vakfı YKB Prof. Dr. Hüsamettin Koçan oldu.
Osman Murat Akan: Geçmişe gelecek sağlamak mottosuyla ilerliyoruz
Basın toplantısının açılış konuşmasını yapan Heritage Projeleri Kurucusu Osman Murat Akan; “Ülkemiz ve özelde İstanbul, dünya kültürel miras alanları arasında önemli bir bölge. Heritage İstanbul Restorasyon, Arkeoloji, Müzecilik ve Kütüphanecilik Teknolojileri Konferans ve Fuarı da bu bilinç ve farkındalıkla doğan, gelişen bir marka olarak uluslararası alanda aynı oranda ses getirmekte. Heritage ekibi olarak; ülkemizin kültür değerlerinin korunması ve kollanması adına, uluslararası teknolojilerin tanıtılması amacıyla çıktığımız yolda altıncısını gerçekleştireceğimiz organizasyonumuzun, tüm sektörel aktörlerin buluşma yeri olduğunu görmek bize kıvanç ve onur vermekte. “Geçmişe gelecek sağlamak” mottosuyla organize edilen ve sektöre yönelik ünik bir platform olan Heritage İstanbul; konferansları ile sektörün önemli gelişmeleri ve oluşumlarını tartışmak, fuarı ile ülkemizde alanlarında uzman kuruluşların katılımıyla kültür mirası üzerine dünyada gelişen trendler, güncel sistemler ve teknolojileri tanıtmak için 2015 yılından bu yana sizlerle birlikte yol alıyor" dedi.
48 Oturumda 100'ü aşkın konuşmacı ziyaretçileri bekliyor
Heritage İstanbul'un halen eektörün tek organizasyonu olduğuna dikkat çeken Akan: "Fuarımız yeni alanlar ve birliktelikler yaratarak ülke ekonomisine olumlu sinyallerin artmasını sağlayacak adımları atmaya, ülkemizin müzecilik, arkeoloji restorasyon ve kütüphanecilik sektörlerini biraya getiren bu kapsamlı etkinlikte uluslararası aktörleri yurdumuza getirmeye devam ediyor. Uluslararası 33, ulusal 100’ün üzerinde katılımcı firmaya ilave olarak tüm sektörel Sivil Toplum Kuruluşlarını bir çatıda toplayan ve tabi ki ülkemizin kültür mirası alanındaki başat kamu kurumlarının desteği ile 7000’i aşkın ziyaretçisiyle büyüyen bir aileyiz. 11-13 Mayıs tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda TG Expo tarafından gerçekleştirilecek T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin büyük destekleri ile organize ettiğimiz Heritage İstanbul 2022’de, fuara eş zamanlı olarak düzenlenen konferanslar, seminer ve diğer yan etkinliklerde dünyaca ünlü iki yüze yakın arkeolog, restoratör, konservatör, mimar ve müzeci bilgi ve birikimini dinleyicilerle paylaşacak. Fuar ile eş zamanlı düzenlenecek konferans, miras sohbetleri ve atölye çalışmalarında; üç gün boyunca 8’i keynote olmak üzere 100’ü aşkın konuşmacının yer aldığı 48 oturum gerçekleşecektir. Bu vesileyle tüm paydaşlarımıza bir kez daha teşekkürlerimizi sunarken, Heritage İstanbul’un bir kez daha tüm kültür camiasına hayırlı olması en büyük temennimiz.” şeklinde konuştu.
Heritage Turkuaz Geliyor
Yurt içinde Heritage İstanbul'un yanı sıra Heritage Halikarnassos’u da organize ettiklerini hatırlatan Osman Murat Akan; TG EXpo tarafından düzenlenen Heritage projeleri arasındai Heritage Middle East ve Heritage İskenderiye'nin yanı sıra Türki Cumhuriyetlerin Kültürel Mirasına yönelik olarak plananan Heritage Turkuaz için Özbekistan'la çalışmayı sürdürdüklerini müjdeledi.
Nezih Başgelen: Heritage fuarları ciddi bir itibar seviyesi kazandı
Sözlerine "kültür her ülke için farklı çerçevelerde, farklı içeriklerde hem geçmişle bağlantısı hem de yaşanan dönemin ruhuna uygun değerleri açısında çok önemli bir kavram" diye başlayan Heritage İstanbul Danışma Kurulu Üyesi Editör Arkeolog Nezih Başgelen, "Heritage İstanbul fuarının ilk fikirsel oluşumu aşamasında teredütler vardı ve Türkiye'nn gündeminin uygun olacağı zaman beklenerek etkinlik bir kaç kez erteledi. Kültür sektörünün böyle bir fuarın yapılmasına olanak verecek dinamikleri geliştirip, geliştirmediği merak ediliyordu. Ancak görüyoruz ki yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen Heritage fuarları hem ulusal ölçekte hem uluslararası alanda ciddi bir katılım portföyüne ulaştı ve ciddi bir itibar seviyesi kazandı. Bu çok önemli. Şunu görüyoruz ki Türkiye artık Edirne'sinden Kars'ına Sinop'undan Anamur'una, yerel yönetimler olsun, üniversiteler olsun, mülki, idari, bilimsel çevreler kadar özel sektörün de ciddi bir ortak paydası haline geldi. Herkes adeta bu alanda yarışır halde kendi projesini ülke gündemine hatta uluslararası alanda tanıtmaya çalışıyor. Projeler çok başarılı uygulamalar içeriyor. Tam bunların kesiştiği noktada böyle bir fuar önemli bir katalizör. Bunu başardıkları için Osman Murat Akan başta olmak üzere tüm Heritage ekibine ülkem adına teşekkür ediyorum. Böyle bir organizasyonun içinde yer almaktan dolayı da onur duyuyorum"
Hayrullah Çelebi: Vakıf Müzeleri manevi duyarlılığın artırılmasına katkı sağlıyor
İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürü Hayrullah Çelebi, “Bu yıl 6.sı gerçekleştirilen Heritage İstanbul fuarının açılışı için, alanında uzman pek çok kurum, kuruluş ve firmanın buluşmuş olması kültürel mirasa duyarlılık açısından oldukça yüksek bir değer ifade ediyor. Kültürel miras denince, ilk akla gelen kurumlardan biri Vakıflar olmuştur. Var olduğundan beri, kamusal hizmetlerin insanlara ulaştırılmasını, anıtların inşa edilmesini ve korunmasını sağlayan vakıflar, kentlerin tarihi ve kültürel kimliğinin oluşmasında da önemli rol oynamıştır. Geçmişimizle bağ kurmamızın güçlü bir aracı durumundaki vakıf kurumu, İstanbul’a bıraktığı binlerce taşınır ve taşınmaz kültür varlığı ile kente kimliğini kazandırmakta, İstanbul’u adeta bir açık hava müzesi olarak tüm insanlığın kullanımına sunmaktadır. Bu durum kuşkusuz günümüze ulaşan mirası yaşatmak, geliştirmek ve gelecek nesillere aktarmak misyonu ile hareket eden Vakıflar Genel Müdürlüğü’nü bu kültürün taşıyıcısı olarak onurlandırmaktadır. Bugün modern bir kavram olarak kullanılan “sürdürülebilirlik” kavramı Vakıflar için bir gelenektir. Esas olan vakfın devamlılığıdır. Bu devamlılığın ise yapıların korunmasının yanı sıra bilginin de korunarak gelecek nesillere aktarılması ile sağlanabileceğinin bilinci ve sorumluluğu ile hareket etmekteyiz." diyerek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü: "Köklü bir tarihe sahip olan Vakıf Müzeciliği, 1913 yılında Evkaf Nazırı Hayri Efendi’nin öncülüğünde başlatılmış, cami ve mescitlerden toplanan eserler ilk olarak Evkaf-ı İslamiye Müzesi’nde (bugünkü Türk ve İslam Eserleri Müzesinde) sergilenmeye başlanmıştır. Bugün Türkiye’nin çeşitli illerinde açılan ve içinde ortak kültür mirasımız olan teberrukat eşyalarının bulunduğu “Vakıf Müzeleri” kültürel ve sanatsal mirasımızın korunmasına ve tanıtılmasına, manevi duyarlılığın artırılmasına katkı sağlamaktadır. Genel Müdürlüğümüzce ülkemizin dört bir yanında ve yurtdışında vakıf kültür mirasımızla ilgili olarak çok yönlü çalışmalar sürdürülmektedir. Bilimsel yöntemlerle eserlerin projelendirme ve restorasyon uygulamaları yapılmaktadır. Beyazıt Camii, Fethiye Camii’nin restorasyonları tamamlanarak ibadete açılmıştır. UNESCO Dünya Kültür Mirası Alanındaki Ayasofya, Kariye, Sultanahmet Camilerinde çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Vakıflar Genel Müdürlüğü mensupları olarak geçmiş ile gelecek arasında köprü vazifesi görürken koruma ve restorasyon alanındaki tüm paydaşların katkılarını önemsiyor, restorasyon çalışmalarımızda ulusal ve uluslararası pek çok kamu kurum ve kuruluşları, üniversitelerimiz ve özel sektör ile eşgüdümlü şekilde çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Bu değerli beraberlik ortamının oluşmasını sağlayan Heritage İstanbul Uluslararası Restorasyon, Arkeoloji, Müzecilik Teknolojileri Fuarı ve Konferansında emeği geçen herkese ve çok kıymetli katılımcılara teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.”
Ali Şafak Özdemir: Toplumsal hafızada yer etmiş alanlarda araştırmalar yürütüyoruz
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Varlıkları Dairesi Başkanlığı adına toplantıya katılan , İBB Kütüphane ve Müzeler Müdürü Ali Şafak Özdemir: “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Varlıkları Dairesi Başkanlığı olarak, Türkiye’de kültürel mirasla ilgili birbirinden değerli kurumları bir araya getiren, kültürel miras bilincinin artmasını görev edinen Heritage İstanbul’un bir paydaşı olmaktan mutluluk duyuyoruz. İstanbul gibi eşi benzeri olmayan tarihi bir kentin korunması ve onarımıyla ilgili sorumluluğumuzun bilinciyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İstanbul’daki kültürel mirasımızı araştırarak, belgeleyerek, gerçek potansiyelini kayıt altına alarak görünür kılmak için çalışıyoruz. Kültürel mirasımızı kimliğini yitirmeden, günlük hayatımızda ne kadar göz önünde tutabilirsek, o kadar korunmasını sağlamış olacağımızı düşünüyoruz. İstanbul’a olan derin sevgimizle çıktığımız bu yolda, çıkmaz bir sokakta silinmeye yüz tutan kör çeşmeden, yıkılmaya başlamış ahşap bir yapıya kadar İstanbul’un hafızasında yer eden kültür varlıklarımızı, İstanbul’a tekrar kazandırmak için uzman ekibimiz ve akademisyenlerle, ama en önemlisi İstanbullularla birlikte çalışmalarımızı yürütüyoruz. Daire Başkanlığımız bünyesinde bulunan tüm müdürlüklerimizle, kent kimliği ve hafızası arasındaki bağı güçlendirmeyi, kent ve kentliler arasındaki ilişkiyi korumayı hedefliyoruz" diyerek gerçekleştirdikleri icraatları içeren açıklamaları ile konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kültürel Miras Koruma Müdürlüğümüzde çalışma arkadaşlarımızla kenti santim santim tarayarak kent envanteri çıkarıyoruz. 35 bin taşınmaz kültür varlığı için oluşturulmuş envanterleme kapsamında, tescilsiz yapıların tescillenmesine yönelik çalışmalar sürdürüyoruz. “Kent Belleği” çalışmalarımızla toplumsal hafızada yer etmiş alanlarda araştırmalar yürütüyoruz. Kent envanterinin yalnızca yapı ölçeğinde olmadığının bilinciyle, somut olmayan kültürel mirasımız için araştırmalarımızı sürdürüyoruz. Koruma Uygulama ve Denetim Müdürlüğümüzle tarihi kent merkezlerindeki uygulamaları, koruma amacıyla kullanım dengesini de gözeterek denetimler yapıyoruz. Konservasyon laboratuvarı, ahşap ve taş atölyeleriyle malzeme analizleri yapıyoruz. Toplam altı bölge, 32 ilçede tarihi yapıların denetim faaliyetlerini yürütüyoruz. Kültür Varlıkları Projeler Müdürlüğümüzle İBB mülkiyetinde kalan çok sayıda tarihi alanda, restorasyon uygulama, projelendirme, kültürel alan tasarımı ve konsept müzelere yönelik çalışmalar yürüterek, somut ve somut olmayan mirasımıza sahip çıkıyoruz. 1985 yılından beri Unesco miras listesinde bulunan Kara Surları’nda restorasyon çalışmaları yürütüyoruz. Çeşitli etaplarda yürüttüğümüz restorasyon çalışmaları ile Kara Surları’nın yok olmasının önüne geçerek, 20 tehlikeli burcu tamamlamayı hedefliyoruz. Yine dünya kültür mirası listesinde yer alan Sultanahmet ve çevresinde bulunan 1.600 yaşındaki Bukoleon Sarayı’nda kapsamlı restorasyon yürütüyoruz. Bir ilk niteliğinde olan, Osmanlı Dönemini kapsayan arkeoloji çalışmamızla Karyağdı Baba Tekkesi’nin özgün beden duvarlarını ortaya çıkardık ve hazırladığımız restorasyon projesiyle tekkeyi gelecek nesillere aktarmayı hedefliyoruz. 1912’den beri Yeditepeli İstanbul’un 7. Tepesinde şehre tanıklık eden Bulgur Palas, artık İstanbul Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde... Böylelikle İstanbul’un kültürel hayatına çok önemli bir yapı kazandırmış olduk. Üzerinde çalıştığımız yeni projelerimizle İstanbul’a Kent Müzesi, Tasavvuf Müzesi, Sanat Müzesi gibi birçok müze kazandıracağız. 2019 Aralık ayında kurduğumuz İBB Miras ekipleriyle 14 ilçe, 18 rota ve 1.200 ayrı noktada cami, tarihi çeşme, türbe ve hazirelerin günlük bakım ve temizliğini gerçekleştiriyoruz. Sadece 2020 yılında 40 çeşmenin restorasyonunu İBB Miras ekibi marifetiyle tamamladık. Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğümüz bünyesinde gösterdiğimiz çeşitli koleksiyon çalışmalarıyla eş zamanlı olarak, dezavantajlı mahallelerde kütüphane kurma projemizi hızla yürütüyoruz. Son bir yılda 12 yeni nesil kütüphaneyi hayata geçirdik. Atatürk Kitaplığıyla birlikte, toplam 33 kütüphane, yedi müze ve birçok sergi salonumuzla İstanbul’a hizmet veriyoruz. Bellini’ nin resmettiği, Fatih Sultan Mehmed’ in 540 yıllık Rönesans portresi "Fatih ve Şehzadesi" tablosunu satın alarak, Kanuni Sultan Süleyman'ın portresinin ise eser alıcısı tarafından İBB' ye bağışlanmasıyla, İstanbul' a iki değerli eser kazandırdık."
Atatürk Kitaplığı yenilenen çehresi ile Heritage İstanbul fuarında tanıtılacak
"Atatürk Kitaplığında Ekim 2021’den itibaren hız verdiğimiz yayıncılık, etkinlikler, dijital ve mekânsal düzenleme çalışmalarıyla kapsamlı bir dönüşüm süreci yaşıyoruz" şeklinde konuşan Ali Şafak Özdemir, açıklamasını şöyle devam ettirdi: "Atatürk Kitaplığı, İstanbul’un bir kent mekânı olarak belleğini kaydettiği gibi; yazma eserlerden kartpostallara, haritalardan süreli yayınlara koleksiyonunda yer alan 500 binden fazla eserle kültürel mirasın taşıyıcısı olma misyonunu, kamusal hizmet amacıyla bütünleştiriyor. Bilgiye erişimin bir kamusal hak olduğu inancından hareketle 1976 yılından beri İstanbullulara kapılarını açan Atatürk Kitaplığı, dönüşüm süreci sonunda tıpkı eskiden olduğu gibi İstanbul’ un kültürel ve entelektüel odağı olmaniteliğini tekrar kazanmış olacak. Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü tarafından yayımlanan nitelikli eserler, iki ayda bir dijital ve matbu olarak kullanıcılarımızla buluşacak olan bülten çalışmamız ve Ekim 2021 itibariyle yoğun bir takvimle hayata geçirdiğimiz etkinlikler, dönüşümün sacayağ ınıoluşturuyorlar. Yuvarlak masa toplantılarından sergilere, seminerlerden tez sunumlarına, söyleşilerden atölyelere farklı formatlarda sayısız etkinliğe ev sahipliği yapan Atatürk Kitaplığı’nın, hem tarihsel birikimini ve arşivini, hem de dönüşümle birlikte değişen çehresini Heritage İstanbul’da katılımcılarla paylaşacağız. Atatürk Kitaplığı’nın yalnızca kendi arşivine değil, İstanbul kent belleğini tüm yönleriyle kaydeden birçok kurumsal ve özel arşive verdiği önemin göstergesi bir süredir yaptığı Arşiv ve Bellek Seminerleri’ dir. Atatürk Kitaplığı etkinlikleri kapsamında şu ana dek 12 konuşmayı içeren bu seri, belleğe sahip çıkmanın ve arşivin kendisinin başlı başına bir eylemebiçimi olduğu fikrinden hareket ediyor. Bu fikrin Heritage İstanbul’un tematik başlıkları ile ilişkiselliği, Kültürel Miras Sohbetleri kapsamındaki etkinliklerimizden birinin de bu izlek dâhilinde planlanmasının sebebidir. Heritage İstanbul’da 13 Mayıs günü saat 13.00-14.00 arasında gerçekleştireceğimiz “Arşivler Neyi Iskalıyor?” başlıklı etkinlikte Tuba Çavdar Karatepe ve Engin Yılmaz’la birlikte arşivlere eleştirel bir bakış geliştirerek eksikleri, boşlukları tespit etmeyi ve bir eyleme biçimi olarak arşive güç kazandıracak yaklaşımları tartışmayı amaçlıyoruz. Yaşadığımız dönüşümün, yaptığımız yayın faaliyetleriyle somutlaştığını düşündüğümüzde, Kültürel Miras Sohbetleri kapsamında yaptığımız diğer etkinliğimizin oturduğu zemini anlamak kolaylaşıyor. Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü tarafından yayımlanan “Balyanlar: Osmanlı Mimarlığı ve Balyan Arşivi” kitabı vesilesiyle Heritage İstanbul’da 19. yüzyılın kültür ve mimarlık tarihini tartışmayı, bir kültürel miras değeri olarak Balyanlar’ı ele almayı hedefliyoruz. Bu çerçevede 12 Mayıs günü 11.00 ila 12.30arasında gerçekleştirilecek olan “Osmanlı Mimarlığı’nda Balyanlar”başlıklı söyleşide Elmon Hançer ve İzzet Umut Çelik ile birlikte Balyanlar’ın toplumsal hafızamızdaki yerini içeren bir tartışma yürütmeyi amaçlıyoruz. Son olarak Heritage İstanbul’da Atatürk Kitaplığı standında uygulamalı bir çalışma olan kâğıt restorasyonu atölye çalışması planlıyoruz. İstanbul eşi benzeri olmayan bir şehir… Bu eşsizliği, insanın varlığı ile gelişen çok katmanlı ve çok kültürlü yapısı oluşturuyor. Bu nedenle; kültüre saygının, insana saygıyı doğuracağı inancı ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. Kültürel mirası korumak ve yaşatmak üzere yaptığımız bütün çalışmalarımızda aktif görev alan, amaç ve hedeflerimizi emekleriyle hayata geçiren Kültür Varlıkları Daire’sinde fedakârca çalışan tüm mesai arkadaşlarıma bir kez de sizlerin huzurunda teşekkür ediyorum. 11-12-13 Mayıs’ta Heritage İstanbul’da İBB Miras ve Atatürk Kitaplığı standlarında buluşmak dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.” sözlerine yer verdi.
Hüsamettin Koçan: Fuarların kesinlikle bir biliçlenme merkezi olduğunu düşünüyorum
Baksı Müzesi Kurucusu ve Baksı Kültür Sanat Vakfı YKB Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, sözlerine daha önce İstanbul Arkeoloji Müzelerinde gerçekleştiren 6. Heritage İstanbul fuarının tanıtımının bu yıl İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde gerçekleştirilmesine yönelik yorumu ile başladı ve "Alışkanlıklarımızı değiştirmemizde yarar var. Tebdil-i mekanda ferahlık vardır derler. Bu nedenle alışkanların dışına çıkmakta yarar var. Hasbek kader müze kurduğumuz için beni takdim ederken genellikle müzeci diyorlar. Ben müzeci değilim akademisyen ve sanatçıyım, işlerimi de ona göre yapıyorum. Yani bir disiplinin içinden gelen ve o disiplinin duvarlarını seven birisi değilim. Aslında benim işim o duvarlarla biraz uğraşmaktır. Müze kurarken de bunu yaptık aslında. Sanatın belli merkezlerde kalmasını doğru bulmuyor, sanatın insanın olduğu her yere gitmesi gerektiğini düşünüyordum. Öte yandan memleket hasretim de vardı. Baksı müzesini bu nedenlerle doğduğum yere geri gitmek için kurdum. Çok zor dönemler de geçirdim. Ama şunu yaptım ben. Bir olgunun kendine ait bütün koşulları var. Mesela şu mikrofon, burada da kullanılabilir, orada da kullanılabilir, şurada da kullanılabilir. Buna her şey söylenebilir. Güzel sözler de söylenebilir, provakasyonlar da yapılabilir. Bir sürü şey yapılabilir. Önemli olan sizin o bulduğunuz imkanı, kendi koşullarınıza uygun şekilde nasıl ve en insani kullanabildiğinizdir. Sanat yapıyorlar. Her tarafta herkes yapıyor. Restorasyon yapıyorlar, her tarafta herkes yapıyor. Korumacılık yapıyorlar. Her tarafta herkes yapıyor. Ama bunu nasıl yapmalıyız? Yapılanın toplumsal ve kültürel bünyemize uyabilmesi meselesi var. Mesel odur. Onun için de bütün yaptığım işleri bu şekilde yaptım. Dekanlık yaparken de öyle yaptım. Uluslararası Plastik Sanatçılar Derneği başkanlığı yaparken de öyle yaptım. İstanbul Fuarını kurarken de öyle yaptım. 1990'arda biz İstanbul Sanat Fuarını ilk kez kurduk. Bugünkü halini çok amaçladık. O sistem başka sistenler doğurarak devam etti. Şimdi sorun şu: Bazı konularda uzmanlarımız son derece yüksek seviyede birikimlere sahip ve çok anlamlı işler yapıyorlar. Ha, bu yaptığımız şeyi topluma ne kadar anlatıyoruz ve toplumun bilinçlenmesini ne kadar sağlıyoruz. ben bu bakımdan kesinlikle fuarların bir bilinçlenme merkezi olduğunu düşünüyorum. İlk sanat fuarını kurduğumuzda 10 - 12 bin civarında ziyaretçi bize çok az geldi. En son 40 bin civarındaydı. İstanbul gibi büyük bir kentte ve en azından benim katıldığım toplantıların heğsinde insanlar çok arzuluydu ve öğrenmek istiyorlardı. Onun için de ben bütün bu güzel söylenen sözler, araştırmacılar, teknolojik gelişmeler, şu, bunun yanı sıra Türkiye'de temel sorunun toplumun bilinçlendirilmesi sorunu olduğunu düşünüyorum" dedi.
Baksı Müzesi Kurucusu ve Baksı Kültür Sanat Vakfı YKB Prof. Dr. Hüsamettin Koçan konuşmasını eleştirileri ve eleştirdiği noktalara yönelim çözüm öneri ile sürdürdü.
Yaşar İliksiz - arkeolojikhaber.com
Yorumlar