Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi, sanat ve kültür tarihçisi Eyice, Eyiceoğulları ailesine mensup deniz subayı Mehmet Kamil Bey ile Hatice Hanım'ın oğlu olarak 1922'de Kadıköy'de dünyaya geldi.
Kadıköy Saint Louis ve Saint Joseph Fransız okullarında ilk ve ortaokulu tamamlayan Eyice, eski eserlere ilkokul yıllarında ilgi göstermeye başladı.
Galatasaray Lisesindeyken, bir ödev için İstanbul'un fethi konusunun kendisine denk gelmesiyle, Kadıköy'de doğup büyüyen bir çocuk olarak İstanbul'u hiç bilmediğini fark ettiğini aktaran Eyice, bu vesileyle İstanbul'da bir arkadaşıyla keşif gezilerine başladı.
Gezileri sırasında gördüklerinin bazılarını kitaplarda bulamaması üzerine "Bunları kimse çalışmamış, ben neden uğraşmayayım?" diyerek kitap aramaya başlayan Eyice, bir röportajında şunları dile getirdi:
"Tabii ben kitaba çok meraklı olduğumdan daha talebeliğimden beri Sahaflar Çarşısı'na gider gelirdim. Hepsini tanırdım. Gerek Hristiyan sahafların gerek Beyazıt'taki Türk sahafların hepsi de beni tanırlardı. Biliyorsunuz eski kitaplar hususunda iki merkez vardı, bir Beyazıt'taki Sahaflar Çarşısı, bir de Yüksek Kaldırım'daki. Yüksek Kaldırım'da daha çok yabancı dilde kitaplar bulunurdu."
İlk yazısı İstanbul ansiklopedisinde 1949'da yayımlandı
Prof. Dr. Semavi Eyice, liseden 1943'te mezun olup, Alman arkeolog ve İstanbul tarihi uzmanı Alfons Maria Schneider'in daveti üzerine Bizans sanatı ve arkeolojisi çalışmak için 1944'te Göttingen'e gitti.
2. Dünya Savaşı sürerken Viyana ve Berlin üniversitelerinde Bizans tarihi okuyan Eyice, Berlin'in işgali gündeme gelince öğrenimini yarım bırakıp Türkiye’ye döndü.
Başarılı tarihçi, 1945'te girdiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden 1948'de mezun oldu. "İstanbul minareleri" konulu bitirme tezini, Prof. Ernst Diez ile kaleme alan Eyice'nin ilk yazısı Reşad Ekrem Koçu'nun çıkardığı İstanbul ansiklopedisinde 1949'da yayımlandı. Fatih'in Çarşamba semtindeki Hirami Ahmet Paşa Mescidi hakkındaki bu makalenin ardından pek çok maddeyle ansiklopediye katkıda bulundu.
Mezuniyetin ardından Bizans Kürsüsünde asistanlık yapan Eyice, 1950-1953 arasında Ord. Prof. Dr. Arif Müfid Mansel'in danışmanlığında Side kazılarına katıldı.
Sanat tarihi profesörü Eyice, "Side'de Bizans Yapıları" konulu teziyle 1952'de doktorasını verdi.
Kamran Yalgın ile 1954'te evlenen Eyice'nin iki kızı oldu.
- Osmanlı coğrafyasındaki Türk eserlerine yoğunlaştı
Semavi Eyice, 1955'te "Son Devir Bizans Mimarisi" kitabıyla doçentliğini alırken aynı yıl Fransız hükümeti tarafından verilen Legion d'Honneur nişanıyla da ödüllendirildi.
"İlk Osmanlı Devrinin Dini-İçtimai Bir Müessesesi Zaviyeler" başlıklı teziyle profesör unvanını alan Eyice, daha sonra Bizans Sanatı Kürsüsü başkanlığına atandı.
Ünlü tarihçi, Humboldt bursuyla 1958'de gittiği Münih Üniversitesinde 13 ay derslere devam etti ve boş vakitlerini kitap toplamaya ayırdı.
İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümündeki görevine 1959'da dönen Eyice, Bizans tarihi dersleri vermeye başladı.
Prof. Dr. Eyice, akademik çalışmalarında medeniyet ve sanat tarihi genel başlığı altında Bizans sanatı ve tarihi, İstanbul tarihi, Türk medeniyeti, mimarisi ve sanatı konularıyla Osmanlı coğrafyasındaki Türk eserleri alanlarında yoğunlaştı.
Bizans Sanatı Tarihi Kürsünün kaldırılması üzerine İstanbul Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölüm başkanlığını yürüten Eyice, 1990'da emekli oldu.
Bizans tarihi ve sanatı alanında dünyanın en saygın isimleri arasıda yer alan Prof. Dr. Semavi Eyice, 1983'e kadar Türk Tarih Kurumu üyeliği ve 1958'den 1997'ye kadar yine aralıklarla iki defa Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Üyeliği yaptı.
- "Allah bana memleketimizi uzun süre anlatabilecek bir ömür verdi"
Yurt içi ve yurt dışında birçok üniversitede ders veren Eyice, eğitim öğretim çalışmalarının yanı sıra Bizans ve Osmanlı sanatı konularında inceleme ve yüzey araştırmaları yaptı. Bizans sanatı araştırmalarına ek olarak Türk sanatının Avrupalılara tanıtılmasında da hizmet etti.
Bizans sanat tarihinin ilk Türk uzmanı olarak hatırlanan Eyice, katıldığı bir konferansta, şunları kaydetti:
"Allah bana memleketimizi uzun süre anlatabilecek bir ömür verdi. Hayatım boyunca oldukça fazla hatıram oldu. Birçok şey gördüm, yaşadım. Korkunç bir savaşın içinde olan Almanya'da da 2 yıl kaldım. İnsanlığın ne hale geldiğini, nasıl bir vahşet içinde kaldığını canlı olarak yaşadım. Türkiye'de yalnız Bizans kültürü değil, Osmanlı kültürü de bilinmiyordu. Hala Osmanlı sanatını tamamen bilmeyen birçok insan var. Eksikliğini hissettiğim için zamanında İstanbul Üniversitesinde Osmanlı mimarisi dersi verdim. Şehrin içinde tarihi karakterde korunması gereken ne varsa bunların muhafaza edilmesi gerekiyor."
İslam Ansiklopedisi'nin 440 maddesini yazdı
Kuruluşundan itibaren Türkiye Diyanet Vakfı'nın İslam Ansiklopedisi çalışmalarına önemli katkılarda bulunan Eyice, yaklaşık 440 madde ve madde bölümü yazdı.
Bini aşkın kitapta makale, ansiklopedi maddesi ve araştırması yayımlanan Eyice, Türkiye'de Bizans sanatının tanınmasında ve Osmanlı sanatıyla karşılaştırılmasında önemli rol oynadı.
"İstanbul Minareleri", "Son Devir Bizans Mimarisi", "Galata ve Kulesi", "Bizans Devrinde Boğaziçi", "Eski İstanbul'dan Notlar", "Ayasofya", "Tarih Boyunca İstanbul", "Atatürk ve Pietro Canonica", "Fotoğraflarla Fatih Anıtları" (M.Tunay-B.Tanman'la), "Istanbul Petit Guide", "İstanbul: City of Domes", "Karadağ ve Karaman Çevresinde Arkeolojik İncelemeler" adlı kitapları da kaleme alan Eyice 400'ü aşkın bilimsel makaleye imza attı.
Semavi Eyice'nin Ödülleri
Semavi Eyice, 1997'de "Türkiye Bilimsel Araştırmalar Kurumu Hizmet Ödülü", 1998'de Fransa tarafından verilen "Legion d'Honneur Nişanı", 2009'da "Atatürk Kültür Merkezi Hizmet Ödülü" ve "Avrupa Kültürleri İstanbul Buluşması temalı onur ödülü", 2011'de "Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü", 2012'de "Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği Özel Ödülü" ve 2014'te Diyanet İşleri Başkanlığının "Yüzyılın İslam Kültür Hizmeti Onur ve Hizmet Ödülleri" kapsamında hizmet ödülünün sahibi oldu.
Tedavi gördüğü hastanede 28 Mayıs 2018'de yaşamını yitiren Eyice, Fatih Camisi haziresinde Prof. Dr. Halil İnalcık'ın yanına defnedildi.
Yorumlar