Usta tiyatro sanatçısı Zihni Göktay, geleneksel tiyatronun önemine dikkati çekerek, "Türk tiyatrosu, Batı'nın ileri bir karakolu değildir ki. Milliyetçilik, sokağa çıkıp da bağırarak olmuyor. Kendi sanatımızı, öz sahne sanatlarımızı korumakla olacak." dedi.
Sultanahmet'teki Türk Edebiyatı Vakfı'nda gerçekleşen "Tiyatromuzun Gülen Yüzleri" konulu sohbete katılan sanatçı, bugüne kadar oynamayı istediği ve hayal ettiği her eserde rol aldığını belirterek, "Bileğimin hakkıyla aldım, iltimas olarak değil. Aldığım rolleri de benden önce oynamış ve Hakkın rahmetine kavuşmuş ustalarımın kemiklerini sızlatmadan oynamaya çalışıyorum. Seyircilerimizin teveccühü sayesinde 25 senedir Cibali Karakolu'nu oynuyorum. Lüküs Hayat'ı da 28 sezon oynadım." diye konuştu.
Göktay, günümüzde Türk toplumundaki en büyük sorunun "okumamak" olduğunu vurgulayarak, haberler aracılığıyla gündemi takip etmek, kitap ve gazete makaleleri okumak yerine, insanların vaktini boş işlerle geçirdiğini aktardı.
Oynadığı eserlerde tuluat sanatını kullanarak gündeme göndermelerde bulunduğunu dile getiren sanatçı, şunları kaydetti: "Kurmaca bir şekilde tuluat olmaz. Evde sabahleyin, 'Ben akşam bunu yapacağım, bakalım ne olacak' diyerek tuluat olmaz. O, tabiri caizse çakma tuluat olur. Sahnede o anda aklına gelip yaparsan, tuluat olur. Hiçbir şekilde başını belaya sokmayacak tuluat yapacaksın. Yoksa Allah muhafaza sıkılmış diş macununu aynı tüpe sokmak kadar zordur. Filmin montajı var ama sahnede bir yanlış yaparsan, ne yapsan düzeltemezsin. O bakımdan ben hep temkinli davranırım. Edep dahilinde ve zülfiyare dokunmadan birtakım şeyler yapıyorum. Tiyatroyu politikadan soyutlayamayız ama eleştiri hakkına sahip olduğumuz bazı ufak tefek konularda gönderme yapıyoruz."
- "Kendi sanatımızı, öz sahne sanatlarımızı korumalıyız"
Zihni Göktay, geleneksel Türk tiyatrosuna gereken önemin verilmediğini dile getirerek, "Geleneksel Türk tiyatrosu yapanlar bağnazlıkla suçlandı. 'Hala Pişekar ve Kavuklu ile mi uğraşıyorsunuz?' dediler. Halbuki Bertolt Brecht'in bile bizden esinlendiği seyirlik oyunlarda, epik tiyatroda göstermece tavırlı olan ilk şey orta oyunudur, Pişekar'dan, Kavuklu'dan ve diğer tiplerden. Biz de Karagöz oyunlarını bile Bursa Çekirge'de bir Karagöz evine sabitlemişiz. Başka yerlerde ramazandan ramazana hatırlanan bir gölge oyunu olarak kalmış." değerlendirmesinde bulundu.
Tiyatro eğitimi veren okullarda da geleneksel Türk tiyatrosuna yer verilmediğini belirten Göktay, "Türk tiyatrosu, Batı'nın ileri bir karakolu değildir ki. Milliyetçilik, sokağa çıkıp da bağırarak olmuyor. Kendi sanatımızı, öz sahne sanatlarımızı korumakla olacak. Onu da gerçekleştirmemiz lazım." ifadelerine yer verdi.
Usta oyuncu, bir ülkenin sadece top ve tüfekle işgal edilmediğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"(Bir ülke,) Sözlüğüyle, sözcükleriyle, mutfağıyla, kültürüyle işgal edilir. Şu anda da bu var. Kimse, hiçbir çocuk, kapuska, mercimek, kuru fasulye, ev yemeği istemiyor. 'Anne köfte, patates var mı?' diyorlar. Fast food gıdalar nedeniyle büyük bir sıkıntı doğacak ileride. Çünkü lifli gıda yemiyor çocuklar. 'Pardon', 'bye', 'excuse me' gibi laflar türedi. 'Selamun aleyküm', 'merhaba', 'hoşça kalın', 'afedersiniz', 'kusura bakmayın' lafları kalktı. Okumuyor, günceli takip etmiyoruz. Halkı gözlemlemiyoruz. Böyle garip bir gençlik yetişti."
- "Gazanfer Özcan ile yakıştırılmak iftihar vesilesi oluyor"
Sanatçı, 2009'da yaşamını yitiren oyuncu Gazanfer Özcan'a zaman zaman benzetildiğine de işaret ederek, "Öyle biriyle yakıştırılmak da bana büyük bir iftihar vesilesi oluyor. Komedide püf noktalarını öğrenirken çok feyz aldım kendisinden. Muhsin Ertuğrul'dan Batı tiyatrosunu öğrendik. Vasfi Rıza Bey'den Tanzimat tiyatrosunu, Osmanlı tiyatrosunu öğrendik. İkisiyle de çalıştığım için çok gurur duyuyorum. İsmail Dümbüllü'den orta oyunlarını, onun zamanlamasını öğrendik. O bakımdan ben çok şanslıyım. Seyirlik oyun da dramatik oyun da modern oyun da oynadım." dedi.
"Zihnimde Kalanlar" adıyla anılarını kaleme alıp bir kitap yazmak istediğini söyleyen sanatçı, buna fırsat bulamadığını kaydetti.
Zihni Göktay, sahnede eğlenceliyle faydalıyı bir arada sunmaya dikkat ettiğini vurgulayarak, "Yükselirken, Allah'ın bana vermiş olduğu o yeteneğe, altın bileziğe ihanet etmeden, 56 senedir buraya gelmeye çalıştım. Bundan sonra da inşallah yine seyircilerime hizmet etmeye devam edeceğim. Boş oturmak beni hasta ediyor. Rahatsız oluyorum." ifadelerini kullandı.
Sahnede yaşadığı ilginç anılarını da dinleyicilerle paylaşan başarılı oyuncu, ömrünün sonuna kadar sahnede olmak istediğini söyleyerek, "Bir sanatçının arkasında son kullanma tarihi yazmamalıdır. Son nefesine kadar oynamalıdır." şeklinde görüşlerini aktardı.
Toplantının moderatörlüğünü üstlenen Türk Edebiyatı Vakfı üyesi Abdurrahman Şen de Göktay'ın kelimelerin hakkını veren bir sanatçı olduğunu dile getirerek, "Oyunuyla, haliyle, her şeyiyle, ustalığını, hocalığını konuşturuyor." dedi.
Yorumlar