DUYGUSAL SAĞIRLIK
‘Uzay Yolu’ dizisinin Mr. Spock’unu hatırlayanlarınız olacaktır.
Atılgan adlı uzay gemisinin, yarı insan yarı Vulkan’lı bilim subayıdır, Mr. Spock.
Vulkan tarafının mantığı ile insan tarafının duygusallığı arasında bocalar durur.
Bu mütevazı ve bilgili adam, hem kendi içinde hem de başkalarıyla kurduğu ilişkilerde, duygusal sığlığı nedeniyle gerilim yaşar.
Başınıza geldiyse bilirsiniz!
İletişim kurmaya çalıştığınız bir insanın soğuk, katı, adeta bir duvar gibi olması çok zordur.
Hele bu insan, ebeveyniniz, çocuğunuz, sevgili ya da eşinizse!
Özünde iyi bir insan olduğunu ve size önem verdiğini bildiğiniz halde, duygularınızı paylaşırken onun tarafından yeterince hissedilemediğiniz duygusuna kapılıyorsanız, duygusal yoğunluğunuzun karşılığını alamıyorsanız, ‘Aleksitimi’ kavramını tanımanızda yarar olabilir.
İlkin 1970’li yıllarda tanımlanan aleksitimi, çok sayıda araştırmaya konu olmuş bir kişilik özelliğidir.
Aleksitimi, duygularını fark ve ifade edemeyen, soyut düşünmede zorlanan kişilerin durumunu tanımlar.
Aleksitimikler, duygularla, bedensel hisler arasında ayrım yapamazlar.
Hayal güçleri oldukça sınırlıdır ve yaratıcı değildirler.
Yüzleri ve bedenleri, duygu ya da coşku işareti taşımaz.
Erkek psikolojisinin, otizmin hafif bir formu gibi tanımlandığını göz önüne alırsak ;), aleksitiminin erkeklerde kadınlardan daha fazla olduğunu söylemek şaşırtıcı olmaz.
Derin bir iç dünyaları olmadığından, aleksitimiklerin düşünceleri iç değil, daha çok dış uyaranlarla harekete geçer.
Siz dürterseniz tepki verirler. Dürtü bitince, tepkileri durur.
Aleksitimikleri anlamak kolay değildir.
Toronto Üniversitesi tarafından geliştirilen bir değerlendirmeye verdikleri yanıtlardan bazı örnekler, nasıl hissettiklerini anlamanıza yardımcı olabilir.
Aleksitimikler şöyle diyor:
• Çoğunlukla ne hissettiğimi tam olarak bilemem
• Duygularımın ayrımına varamam (örneğin, kızgın mı, korkmuş mu, yoksa üzgün mü olduğumu bilemem)
• Duygularımı başkalarına anlatmak için uygun kelimeler bulmakta zorlanırım
• Duygularıma neyin neden olduğunu anlamak, benim için güçtür
• Bedensel hislerimle (çarpıntı, terleme, titreme, vb.) duygularım arasındaki farkı anlayamam
• Duygularımı başkalarına sözle ifade edemem
• Duygusal konular yerine günlük olaylar üzerine konuşmayı tercih ederim
• Başkalarının duygularını anlamak, benim için çok zordur
• Karşımdakinin aşırı yoğun duyguları, bana şaşırtıcı gelir ve yorar
• Hayal kurmakta zorlanırım
• Sadece işlevsel düşünürüm; bir şey yararlı ya da yararsızdır, gerekli ya da gereksizdir, o şeyin duygusal anlamı benim için pek önem taşımaz
• Heyecan ve haz arayışına girmem...
İyi ve başarılı bir ömür sürmede, duygusal zekânın, IQ’dan daha fazla önem taşıdığının anlaşıldığı günümüzde aleksitimikler, kaçınılmaz zorluklarla karşılaşırlar.
Duygusal hayatları kısır, insan ilişkileri zayıftır.
Ruhsal dünyalarını paylaşamamak, karşılarındakini mutlu edememek stres düzeylerini arttırır.
Bedensel hisleriyle duygularını ayırmakta zorlandıkları için huzursuzdurlar ve ruhsal sıkıntılarını daha çok bedensel yakınmalar şeklinde ifade ederler.
İfade edilemeyen duygular, bedende bir çıkış yolu bulur.
Baş, karın, bel ağrıları, anksiyete (endişe) bozuklukları, yüksek tansiyon, panik atak gibi, psikosomatik yakınmaları olabilir.
Çocukluk yıllarında sevgi ve şefkatin az olduğu, duyguların yeterince değer görmediği, doğru ifade edilemediği ailelerde yetişmiş olmak, aleksitimiye yol açabilir.
Duyguları tanımlamak için gereken sözcük dağarcığına sahip olmak ve hayal gücünü beslemek, okuma ve eğitimle kazanılan becerilerdir.
Duygusal becerilerini arttırıcı eğitimsel terapiler, aleksitimiklerin bu alandaki açıklarını telafi etmelerine katkıda bulunabilir.
Doç. Dr. Şafak Nakajima - mistikalem
www.safaknakajima.com
0212 570 80 20
Yorumlar