Bardağın yarısını dolu değil boş olarak görme eğiliminde olan insanlar, bu nedenle, kasvetli ve kederli olarak görülür. Korkmayın; karamsarlığınız size düşündüğünüzden daha fazla fayda sağlayabilir. Çünkü belli derecedeki kötümserlik yararlıdır.
Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, kötümserliğin yararları hakkında şu bilgileri verdi:
SAVUNMACI KARAMSARLIK HAYATTA TUTAR
"Evrene hep pozitif mesajlar göndermenin totemleştirildiği, mutluluğun ve pozitif titreşimin putlaştırıldığı günümüzde kötümserliğe hiç hayat hakkı tanınmaması ciddi psikolojik hasarlara yol açabiliyor. Kötümserlik, belli oranda bizim gerçeklikle temasımızı sağlıyor, belli oranda güvenli yolları, tedbirleri alabilmemizi sağlıyor. Yüzde yüz iyimserlik ve her şeye tamamen iyimser bir bakış açısıyla bakmak bir nevi körlük durumudur, dozunda kötümserlik ise gerçeği görmemizin teminatı...
Risk durumlarında bizde oluşan endişe ya da irkilme ile olası kötü senaryoları düşünmek, savunmacı karamsarlıktır ve bizi hayatta tutar. Endişeli hissediyorsanız, sizi bu sıkıntılı durumdan kurtaracak stratejiler geliştirmeniz gerekir, bu ise en doğal hayatta kalma içgüdümüzdür ve savunmacı karamsarlıkla tetiklenir. Savunmacı karamsarlık, adımımızı sağlam yere atmamız için harika bir insani özelliktir ve karamsarlıktan beslenir. Dünyanın en etkili stratejilerinin temelinde savunmacı karamsarlık vardır.
Amerikalı araştırmacı, Psikolog Nancy Cantor tarafından 1980’lerde tanımlanmış olan savunmacı karamsarlığın kilit noktası, ihtiyaç duyulması halinde, eylem stratejileri geliştirmek için olası olumsuz sonuçları, en kötü senaryoları hayal etmektir.
İnsanlar savunmacı karamsar olduklarında, bir şekilde geleceğe yönelik beklentilerini düşük tutarak, endişelerini de kontrol edebiliyor, ek olarak hayal kırıklığına düşmemiş oluyorlar. Yanlışlıkla neyin yanlış gidebileceğini somut ve canlı şekilde düşünmek, kötü sonuçlara götüren güzergahları zihinde canlandırmak savunmacı karamsarlık için esastır.
Bu durum, savunmacı karamsarların ileriye dönük gerçekçi plan yapmalarını ve gelecekte karşı karşıya kalacakları engellere daha iyi hazırlanmalarını sağlar.
OLUMLU DÜŞÜNCENİN YAN ETKİLERİ
İyimserlik, bazen hem kişisel hayatınızda hem de işyerinizde en iyi sonuçları elde etmenizi sağlayabilir fakat geleceğe yönelik yüksek umutlarla yaşamak da zayıf kararlar vermenize neden olabilir.
Araştırmalara göre, kendileri için sadece parlak bir gelecek hayal etme eğiliminde olan insanlar, bu senaryoyu gerçek hayatta daha az gerçekleştirebiliyor.
Geleceğe dair salt olumlu fantezilere düşkün olmak, hedeflerin başarıyla sonuçlandığını hayal etme eylemi, amaçları gerçekleştirmek için ihtiyaç duyulan enerjiden mahrum bırakır.
Pozitif fanteziler, başarıyı teşvik etmek yerine, insanların yoluna taş koyuyor ve amaçlara ulaşmalarını sağlayan enerjiyi boşaltıyor; gerçeklikten ve savunmacı kötümserlikten yoksun pozitif düşünce, kişileri ciddi bir hayal kırıklığına sürükleyebiliyor.
İnsanlar, sadece hayal ettikleri takdirde, hayal ettikleri her şeye ulaşacaklarını düşünüyorlar fakat bu sorunlu bir düşünce şekli ve modern zamanlara ait bir kişisel gelişim illüzyonudur. Ayrıca, iyimser düşünceler, obezlerin kilo vermesini ya da tiryakilerin sigarayı bırakmasını daha da zorlaştırabilir.
KARAMSARLIK "GELİŞMİŞ ÖNLEMLERİN ALINMASI”NI SAĞLAR
Kötümserliğin sağlıklı bir dozu aslında engellere, olası kötü sonuçlara karşı koruyucu bir role sahip. Geleceğimizi etkileyecek adımları tasarlarken dünya güllük gülistanlık bir yer algısıyla, sadece iyimser düşünmek bizi olası tehlikelere karşı körleştirir. Dozundaki kötümserlik ise insanı hayatta tutan ve güvenli yolların oluşturulmasını sağlayan bir bilinçaltı özelliktir.
Olası karanlık bir geleceğin algılanması, aynı zamanda yetişkin benliğin de devrede olması demektir ve gerçekçi, ayakları yere basan ve gerçekleştirilebilir pozitif stratejilerin oluşturulmasına, gelişmiş önlemlerin alınmasına katkıda bulunabilir."
Psikolog Mehmet Başkak, ilişkilerde de salt iyimserlik sergileyen eşlerin, diğer bir deyişle, eşleri hakkındaki beklentileri aşırı derecede iyimser olanların, yapıcı bir problem çözme yaklaşımına sahip olmadıklarını, zorluklarla baş etmede daha çaresiz kaldıklarını sözlerine ekledi.
Yorumlar