Nadir görülen ve genelde bel fıtığıyla karıştırılan AS hastalığı hakkında farkındalık oluşturmak amacıyla her yıl mayıs ayının ilk cumartesi günü, Dünya Ankilozan Spondilit Günü olarak kabul ediliyor.
Halk arasında omurgayı tutan iltihaplı romatizma olarak bilinen ankilozan spondilit (AS), erken teşhis edilmemesi, tedaviye geç başlanması ve hastaların egzersizden uzak durması nedeniyle omurgada deformasyon ve kalıcı sakatlıklara neden olabiliyor.
Hastalıkta en riskli konu tedavi sürecine geç başlanması
AS’nin sinsi bir hastalık olduğuna dikkat çeken Türkiye Romatoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Pamir Atagündüz, hastalıkta en riskli konunun tedavi sürecine geç başlanması olduğunu aktardı. İyi bir tedavi almayan hastalarda omurgaya ait kalıcı deformasyonlar yani şekil bozuklukları görülebildiğini belirten Prof. Dr. Atagündüz, tedavi süreciyle ilgili şunları söyledi: “Ağrının başlangıcından sonraki ilk 5-10 yıl hastalarımızda ortaya çıkacak olan eklem kısıtlanması ve omurgadaki şekil bozuklukları için önemli. Bu dönemde hızlı bir şekilde kısıtlanma hastaların yaklaşık üçte birinde görülüyor. Bir kez omurgada kısıtlanma geliştiğinde bu hasar geri dönüşümsüz gibi düşünülebilir. Tedavide gecikilmiş ve hastalığı ilerlemiş hastalarda işgücü kaybı, yaşam kalitesi ve yaşam süresinde azalma söz konusu olabiliyor. AS tedavisinde hastaların önerilen aralıklarla kontrollerini romatologlarıyla takip etmesi son derece önemli. Hastalar sigara kullanıyorlarsa mutlaka bırakmalı. Yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini almalı. Düzenli egzersiz yapmalı.”
Erkeklerde 2-3 kat daha fazla görülüyor
Ankilozan spondilit hastalığının çoğunlukla genç yaşlarda ortaya çıktığını ifade eden Türkiye Romatoloji Derneği Üyesi İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Özbek, AS’nin belirtilerinin genellikle 15-40 yaşları arasında olduğunu ancak hastalığın daha küçük çocuklarda veya 40 yaş üstünde de başlayabileceğini belirterek erkeklerde kadınlara kıyasla 2-3 kat daha sık görüldüğünü açıkladı. Prof. Dr. Özbek, çok erken yaşlarda çocukluk döneminde başlayan hastalığın ilk bulgularının diz ya da ayak bileği gibi eklemlerde olabileceğini söyledi.
3 aydan daha uzun süren bel ağrısı şikayetiniz varsa romatoloji uzmanına başvurmalısınız
AS hakkındaki farkındalığın ülkemizde henüz oluşmadığını ve çoğunlukla bel fıtığı ile karıştırıldığından hastaların teşhis için geç başvurduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özbek, “Üç aydan uzun süren şiddetli bel ağrılarınız varsa ve bu ağrılarınız dinlenmeyle artarken hareket halinde azalıyorsa bir an önce romatoloji uzmanına gidilmesini tavsiye ediyoruz. AS’nin kesin bir tedavisi bulunmuyor ancak şimdi sahip olduğumuz mevcut tedavi seçenekleri ve düzenli egzersizlerle hastalıkta beklenen deformiteler önlenebiliyor ve hastaların yaşam kalitesi yükseliyor” diye konuştu.
“AS’la Kısıtlanmıyoruz” farkındalık kampanyası
AS’la Kısıtlanmıyoruz farkındalık kampanyası hakkında Prof. Dr. Pamir Atagündüz şu bilgileri paylaştı: “Toplumu AS konusunda bilinçlendirmek, erken teşhis için bel ağrısı şikayetlerini doğru takip etmelerinin önemini anlatmak ve hastaların daha kaliteli bir yaşam sürmesinde egzersizin tedavi sürecinin değişmez bir parçası olduğuna dikkat çekmek üzere Dünya Ankilozan Spondilit Günü kapsamında Türkiye Romatoloji Derneği olarak UCB Pharma Türkiye’nin koşulsuz desteğiyle AS’la Kısıtlanmıyoruz farkındalık kampanyasını hayata geçiriyoruz. Kampanya kapsamında; hem sosyal medya üzerinden farkındalık çalışmaları gerçekleştireceğiz hem de Beşiktaş Jimnastik Kulübü ile yapacağımız anlamlı iş birliği ile Beşiktaş Fenerbahçe derbisinde stadyumda farkındalık mesajımızın yer aldığı pankart ile geniş kitlelere ulaşmayı hedefliyoruz."
Prof. Dr. Süleyman Özbek’in ankilozan spondilit hastalığıyla ilgili farkındalık oluşturmaya gönül vermiş hastaları Ahmet G. ve Barış G.’nin hikayesi:
ANKİLOZAN SPONDİLİT HASTASI DAYI VE YEĞEN
Ahmet G. 20 yıl önce hastalığını öğrendiğinde 6 yıldan bu yana özellikle sabahları ortaya çıkan, hareketle azalan ve artık ağrı kesicilerle dinmeyen ağrıları için doktora gitmişti. Aslında daha önce de çok defa bu ağrı için çare aramış; ama hep bel fıtığı olduğu söylenmişti. Dans etmeyi çok seven Ahmet G. hastalığının adını ilk öğrendiğinde doktoruna “Yani ben şimdi dans edemeyecek miyim?” diye sordu. Geç tanı konulması ve günümüzün etkili olduğu bilinen tedavilerinin o yıllarda mevcut olmamasından dolayı hastalık, belinden başlayıp ilerlemiş ve bütün omurgasını etkileyerek vücudunun öne doğru eğilmesi önlenememişti. Bu süreçte Ahmet G. dans etme hayallerinden uzak kaldı.
Barış G.’ye de dayısı gibi AS tanısı konuyor
Ahmet’in yeğeni Barış G. ilk doktora gittiğinde 16 yaşındaydı ve sağ diz eklemi 1-2 aydan beri şişmekteydi. Dayanılmaz ağrıları ve şişlik yürümesini engellemeye başlamıştı. Kucakta taşınarak gittiği son doktor ısrarla bel ağrısını soruyordu; ancak Barış G. hep dizini gösteriyordu. Doktor testlerine bel-omurga grafilerini de ekledi. Sonuçlardan sonra Barış G.’ye de Ahmet dayısının hastalığı tanısı konuldu: Ankilozan Spondilit.
Barış G.’nin tanısı konulduğunda annesi kardeşi Ahmet’in yaşadıklarını düşünüyor ve oğlu için endişelerine hakim olamıyordu. Ancak Barış G. hem erken tanı hem doğru ve etkin tedavi hem de sporla geleceğe umutla bakıyor.
Yorumlar