Ülkemizin probiyotiklerden oluşan beslenmeye çok yatkın olduğunu ifade eden Üsküdar Üniversitesi NPİİSTANBUL Beyin Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Gizem Köse, boza ve şalgam gibi içeceklerin yanı sıra yoğurdun da iyi bir probiyotik kaynağı olduğunu kaydetti.
Probiyotiklerin doğal olarak besinlerin içinde bulunan canlı, dost bakteriler olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Gizem Köse, “Probiyotiklerin bulunduğu besinler genellikle mayalanan besinlerdir. Fermente edilen gıdalardan yoğurt, kefir, sirke, şalgam, boza ve tarhana iyi birer probiyotik kaynağıdır” dedi.
Özellikle eski zamanlarda kış aylarında bozanın tüketilmesinin en önemli sebeplerinden birinin enerji kaynağı olmasının yanı sıra hareketsizliğe bağlı kabızlığın önlenmesi olduğuna da dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Gizem Köse, “Et içeren yemeklerin yanında ayran, yoğurt, şalgam gibi probiyotik besinlerin tüketimi ile proteinlerin sindirimi de kolaylaşmaktadır” dedi.
Mevsim geçişlerinde kullanılmalı
Mevsim geçişlerinde bağışıklık sistemi dengesini korumak için özellikle bahar aylarında probiyotiklerin günlük ve düzenli olarak tüketilmesi gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Gizem Köse, “Toz ya da tablet formunda kullanacaklar için de 3 ay boyunca düzenli kullanım önemlidir” uyarısında bulundu.
Sindirim sitemini düzenliyor
Probiyotik beslenmenin en önemli faydasının bağırsak sistemini düzenlemesi olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Gizem Köse “Probiyotikler sindirim sistemini düzenlemeye yardımcı olmaktadır. Ayrıca enfeksiyon riskini azaltır, vücut pH seviyesini dengeler, kolesterolün düşürülmesine yardımcı olur. Bunun yanında da karaciğerin yenilenmesinde de etkili olduğu görülmüştür” dedi.
Düzenli çalışmayan sindirim sistemi psikolojiyi etkiliyor
Sindirim sisteminin günlük hayatı etkileyen en önemli sistemlerden biri olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Gizem Köse, “Bağırsaklarımız gün içerisinde birçok besin artığıyla karşılaşmakta olup kimyasal atıkların atılmasında yardıma ihtiyaç duyabilmektedir. Bağırsaklardaki bakteriler özellikle yoğun antibiyotik kullanımına bağlı olarak zamanla azalabilmektedir. Son yapılan çalışmalar nesilden nesile bağırsak yapısındaki bakterilerin yoğunluk ve çeşitlilik bakımından farklılaştığını göstermektedir” dedi.
Sindirim sisteminin düzenli çalışmaması durumunda psikiyatrik bozukluklara zemin oluşturabileceğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Gizem Köse, “Ayrıca dolaylı yoldan dolaşım sistemini etkileyerek kalp-damar sistemine bile etki edebilmektedir” uyarısında bulundu.
Probiyotikte miktar değil, süreklilik önemli
Günlük tüketim açısından probiyotik kullanımı için tam bir sınırlama bulunmadığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Gizem Köse, hangi besinin ne kadar probiyotik içerdiğinin de tam olarak bilinmediğini belirterek şunları söyledi:
“Bağırsak florasının oluşması 3 yaş itibariyle tamamlandığından probiyotik kullanımının miktarından çok düzeni önemlidir. Probiyotikler canlı bakterilerdir ve bağırsak florasını düzenler. Dolayısıyla düzenli olarak kullanımında yararı görülebilir. Fazla kullanımında diyareye yol açmasının dışında başka bir soruna yol açmayacaktır. Ancak diyare de zaman içerisinde bağırsaktaki bakterilerin yok olmasına yol açacağından dozunda probiyotik kullanımı en etkin tedavi olacaktır.”
Yorumlar