Dünyanın en köklü ve büyük şehirlerinden biri olan İstanbul’un her yeri tarihi mirasla, her köşesi hikayelerle dolu. Gezi yazarı Şenay Akkurt, duayen gazeteci Coşkun Aral’la birlikte İstanbul’un boş sokaklarını paylaşırken; teknoloji yazarı Timur Akkurt da DJI Mavic 2 Pro’yla sessiz şehirden görüntüler aldı. Şenay Akkurt ile Hayat Bana Güzel programı Allianz Motto Müzik YouTube kanalı için gerçekleştirilen çekim, birbirinden güzel görüntüler sergiliyor.
"İstanbul bu, her hali ayrı güzel”
Şenay Akkurt “Hayat Bana Güzel” İstanbul özel bölümünde Coşkun Aral hikayeleriyle İstanbul hikayelerini birleştirerek boş İstanbul dekorunda çok özel bir bölüm çekti. Yarım asırdır fotoğrafçılık yapan Coşkun Aral, boş İstanbul çekimleri esnasında yaşadıklarını “Mesleğe ilk başladığım yıllarda karanlık odalarda siyah beyaz fotoğrafı çıkartmak için saatler harcardık. Şimdi bu dronlarla inanılmaz görüntüler alabiliyoruz. Hele ki sahne Istanbul’sa, ortaya daha da güzel şeyler çıkıyor. Dron bile şaşırdı milyonları barındıran Istanbul’un bomboş sokaklarına. Ama Istanbul bu, her hali ayrı güzel” sözleriyle dile getirdi.
7 tepeli şehre dair kısa kısa:
Rumeli Hisarı: Bahar aylarında erguvanların da çıkmasıyla ayrı bir güzelliğe sahne olan Rumeli Hisarı; Padişah Fatih Sultan Mehmet tarafından, İstanbul’un fethinden önce kuzeyden gelecek saldırıları engellemek için inşa edildi. Sarıyer ilçesinde bulunduğu semte adını veren hisarın her bir kulesi, yapım sırasında ayrı bir paşa tarafından denetlendi. Bu yüzden hisardaki kulelerin isimleri, onunla ilgilenen paşaların isimleriyle anılır.
Haydarpaşa Garı: 30 Mayıs 1906 tarihinde yapımına başlanan gar 19 Ağustos 1908 tarihinde hizmete açıldı. Bir rivayete göre binanın bulunduğu sahaya III. Selim'in paşalarından Haydar Paşa'nın adı verildiği söyleniyor. Yeşilçam filmlerinde de İstanbul’a giriş sahnesinin başlangıcı olan meşhur merdivenler, pek çok insanın İstanbul’la buluşmasının sembolü olarak görülüyor. Restorasyonu devam eden tarihi gar, Sultan II.Abdülhamid’in Hicaz demiryolu hattı projesinin başlangıç durağı olarak planlanmıştı.
Aksaray: Geçmişten bugüne İstanbul’a göç eden insanların toplandığı yer olarak bilinen Aksaray, İstanbul’un en köklü semtlerinden biri. Tarihi yarımada içinde yer alan semt, 19.yy neogotik mimari örneklerinden Pertevniyal Valide Sultan Camii’yi de sınırlarında barındırıyor. Coşkun Aral, çocukluğunun geçtiği Aksaray’ı: “İstanbul’daki ilk ikamet ettiğimiz ev Ragıp Bey Sokak’tı. Bir komuşumuz Siirtli, diğer komşumuz Balkan göçmeniydi. Sokak boyunca dümdüz gittiğimizde Arnavut Turşucusunu görürdük. Bu yapı İstanbul’un geçirgenliğinin göstergesiydi.”sözleriyle anlatıyor.
Sultanahmet Meydanı: İstanbul’un kurulduğu yer olarak da bilinen, Doğu Roma döneminde hipodrom olarak kullanılan meydan, hem Katolik hem Ortodoks hem de İslam medeniyeti için önemli bir yapı olan Ayasofya Müzesi’ni barındırıyor. Bir diğer adıyla ley hatları olan, dünyayı saran manyetik alan çizgilerinden birinin yer aldığı alanlardan birinin üzerine inşa edilen Ayasofya’nın; Doğu Roma İmparatoru I.Justinianus’un rüyasında görüp mimarlarına yaptırdığı söyleniyor.
Hemen karşısında yer alan ve meydana adını veren Sultanahmet Camii, Osmanlı Padişahı Sultan I.Ahmet tarafından Mimar Sinan’ın öğrencilerinde Sedefkar Mehmet Ağa’ya yaptırıldı. Mekke dışında inşa edilen ilk altı minareli camii olarak olan Sultanahmet Camii, içindeki İznik çinilerinden dolayı dünya tarafından Blue Mosque(Mavi Camii) olarak biliniyor. Dünyanın en ünlü kaşiflerinden olan Marco Polo da hayatının önemli bir kısmını burada geçirdi ve yolculuklarından birine burada başladı.
Kapalıçarşı: Yerli ve yabancı pek çok tursti kendine çeken Kapalıçarşı, dünya üzerinden yapılmış en büyük çarşılardan biri. Binlerce dükkan barındıran Kapalıçarşı, İstanbul’un gezmesi en keyifli yerlerinden biri olarak görülüyor.
Galata Köprüsü: Olta balıkçılarının buluşma noktalarından biri olan köprü, Haliç üzerinden iki yakayı birbirine bağlıyor. Peyami Safa'nın romanı Fatih Harbiye’de, Fatih ilçesi'nden Harbiye'ye köprü yoluyla gidenlerin farklı uygarlık ve kültürleri gördüğünü anlatır. Galata Köprüsü tasarım olarak başka köprülerden pek farklı olmasa da kültürel değeri nedeniyle pek çok edebiyatçı, ressam, yönetmen ve oymacıya konu olmuştur. Dünyaca bilinen kağıt oyunu Briç’in adının da Galata Köprüsü’nden geldiği söylenir. Kırım Savaşı zamanı İstanbul’daki İngiliz subayları Galata Köprüsü altındaki kahvehanelerde kağıt oynamaya geldikleri için, bu oyuna "Bridge"(Köprü) adını koydukları rivayet edilir.
Galata Kulesi: 6. yüzyıldan beri ayakta duran Galata Kulesi, Hezarfen Ahmed Çelebi efsanesine de ev sahipliği yapıyor. 17. yüzyılda yaşayan Hezarfen Ahmed Çelebi’nin, Galata Kulesi tepesinden kendi icat ettiği kanatlarla boşluğa atladığı ve Üsküdar’a kadar süzüldüğü fotoğraf İstanbul’un simgelerinden biri.
Tophane: Semtin sembollerinden biri olan Kılıç Ali Paşa Camii’nin yer aldığı Tophane’nin hikayelerinde ünlü yazarlar Miguel de Cervantes ve Jules Verne’in adını görebiliriz. Modern bilim-kurgunun öncülerinden Verne’nin iki ciltlik eseri “İnatçı Keraban”’da Ramazan ayındaki Tophane’ye geniş yer veriyor.