Erdek ve Bandırma körfezlerinde her gün dalışlar yaparak müsilajın yayılımındaki değişimleri inceleyen ve müsilaj (deniz salyası) nedeniyle özellikle dipteki canlıların yaşam alanlarında büyük tahribat oluştuğunu söyleyen Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, denizde biyolojik yaşamın ilk basamağını oluşturan fitoplankton adlı mikroskobik bitkilerin aşırı çoğalmasıyla meydana gelen ve jelimsi yapısı bulunan müsilajın, bazen suyun içinde onlarca metre uzunlukta olabildiğini belirtti.
Müsilajın suyun altında yoğun bir şekilde görüldüğünü ifade eden Sarı, "Erdek Körfezi'nde kıyıdan itibaren bir dalış yaptık. 18 metre derinliğe kadar indik, kıyıdan itibaren müsilaj oluşumu sıfırdan başlıyor ama 5 metreden itibaren yoğunlaşıyor. 5 metreden 18 metreye kadar çok yoğunlaşıyor, 18 metreden itibaren de maksimum yoğunluğa ulaşıyor." dedi.
Prof. Dr. Sarı, 18 metreden sonra denizin altında ışığın tamamen yok olduğunu, fenerle ilerleyebildiğini aktardı.
Suyun içindeki tahribata da değinen Sarı, şöyle devam etti:
"Aşağısı toz duman gibi göz gözü görmüyor. Müsilaj deniz dibini bir tabaka, örtü gibi kaplamış durumda. Bu örtü denizin dibinde sabit yaşayan canlıları, organizmaları öldürmeye başlamış. Erdek Körfezi'nde sünger topluluklarının üzerlerini müsilaj kaplamış, nefes alamıyor, beslenemiyorlar. Hepsi ölmeye başlamışlar. İstanbul Büyükada'daki görüntülerini Serço Ekşiyan arkadaşım çekti. Kırmızı mercanlar çok geniş alanda ne yazık ki ölmüş durumda. Dolayısıyla aşağıda durum iyi değil. Hareketli olan organizmalarda çok şükür fazla bir ölüme rast gelmedik, bu durum sevindirici."
Sarı, bugünlerde herkesin denizin yüzeyine çıkmış müsilaj tabakalarına odaklandığını dile getirdi. Bunların çok küçük alanları kapladığına değinen Sarı, "Rüzgarda sürekli yerleri değişiyor. Odaklanmamız gereken onlar değil, esas odaklanmamız gereken suyun altıdır. Sıfırdan 30 metreye kadar müsilaj oluşumu ne yazık ki devam ediyor." ifadelerini kullandı.
"Denize verdiğimiz atıkların birden ortadan kaybolduğunu düşünüyoruz"
Bandırma ve Erdek'teki kanalizasyon arıtma sistemi hakkında bilgi veren Sarı, atıkların toplanarak derin deşarj yöntemiyle denize bırakıldığını belirtti.
Prof. Dr. Sarı, kanalizasyon atıklarının toplandığı yerde ön arıtma yapıldığını anlatarak, "Katı parçacıklar içinde çocuk bezi gibi şeyler ızgaralar aracılığıyla alınıyor, sonra karıştırıcılarla sıvılaştırılıyor ve denizin dibine 2 kilometre sonra basılıyor. Hem Erdek'te hem de Bandırma'da durum böyle." diye konuştu.
Derin deniz deşarjını "kandırmaca" olarak nitelendiren Sarı, şunları kaydetti:
"Kendimizi kandırıyoruz. Zannediyoruz ki deniz sihirbaz, denize verdiğimiz atıkların birden ortadan kaybolduğunu düşünüyoruz. Denize verdiğimiz derin deşarjını Akdeniz'den gelen akıntı aldı, önce Marmara'nın açıklarına yaydı. Önce kuzeye doğru yaydı, Karadeniz'e çıkardı. Karadeniz'de bir kısmı denizin dibine çöktü, oradaki hidrojen, sülfür gazının kalınlaşmasına katkı sağladı. Bir kısmı yüzeye çıktı ve oradan tekrar Marmara Denizi'ne geri geldi. Hani atıklar nereye gitti? Görmedik, sadece gözden uzaklaştırdık.
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz'ın davetiyle meclis toplantısına katıldım. Onlardan öğrendiğim kadarıyla Bandırma ve Erdek'te iyi arıtma tesislerinin projeleri tamamlanmış, ihaleleri yapılmış, inşaat aşamasına başlanmış. Bu iyi bir haber. 2023'e kadar her iki ilçemizdeki arıtma tesislerinin faaliyete geçeceğini söylediler."
Yorumlar