Semazenlik eğitimini 7 yıl önce tamamlayıp çeşitli programlara katılan Taşkapu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Milli Eğitim Bakanlığınca başlatılan proje kapsamında, engelli olup semazenlik yapmak isteyenler için bir müfredat oluşturulduğunu belirtti.
Bu kapsamda önce ilmihal, daha sonra tasavvuf, ardından da sema derslerini başarıyla tamamlayarak semazenlik belgesi aldığını ifade eden Taşkapu, Türkiye'de ilk ve tek engelli semazen grubu içerisinde yer almaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi.
Semazenlik belgesini aldıktan sonra birçok programa katıldığını anlatan Taşkapu, şöyle devam etti:
"Semazen olma tutkum içimde hep vardı, engelli olduktan sonra da bu tutkumdan vazgeçmedim. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nde, diğer önemli günlerde ve Hazreti Pir'i anmak için Mevlana Müzesi'ndeki Gül Bahçesi'nde düzenlenen sema programlarına katılmaktayım. Bu duyguyu hiçbir şekilde tarif edemem. İnşallah herkes gelip bizim programlarımızı izler. İnsanlar bizleri izleyerek bu duyguyu daha yakından paylaşır."
- "Semazen olduktan sonra hayata bakışım değişti"
Taşkapu, sema üzerine eğitim almasının hayatında çok büyük değişiklikler getirdiğine işaret ederek, "Semazen olduktan sonra hayata bakışım değişti. Doğruyu, eğriyi daha iyi ayırt eder oldum. İnsanın, ibadet ettikçe ruhunun daha da güzelleştiğini gördüm." diye konuştu.
Semanın, Mevlevi dervişleri tarafından icra edilen bir zikir olduğunu vurgulayan Taşkapu, şunları kaydetti:
"Durumumun ibadete engel olmadığını kanıtlamak adına, 'biz de yapabiliriz' düşüncesiyle semazen oldum. Hiçbir engel Allah'ı zikretmeye mani değildir. Bu düşünceyle semazenlik yaparak hayatıma devam ediyorum. Bizler sema programını semazen kardeşlerimiz gibi ayakta icra edemiyoruz. Bunun için tekerlekli sandalye kullanıyoruz ama buna zorluk demeyelim, her işin bir kolaylığı vardır. Yeter ki insan istesin, ona engel yoktur"
Yorumlar