Bilim

Kandilli Rasathanesi, RISE projesine ortak oldu

Avrupa coğrafyasında deprem risklerinin gerçek zamanlı azaltılmasını amaçlayan uluslararası RISE projesiyle, yeni ve önemli metotlar geliştirilecek.

Kandilli Rasathanesi, RISE projesine ortak oldu

Boğaziçi Üniversitesi (BOUN) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı, 13 ülkeden 24 enstitünün yer aldığı "RISE" projesinin Türkiye'den tek ortağı oldu.

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, Avrupa coğrafyasında deprem risklerinin gerçek zamanlı azaltılmasını amaçlayan uluslararası RISE (Real-time Earthquake Risk Reduction for a Resilient Europe) projesiyle, mevcut izleme sistemlerinden gelen gerçek zamanlı veriler kullanılarak, yapılardaki yıkım risklerini azaltmada yeni ve önemli metotlar geliştirilecek.

"Horizon 2020" çerçevesinde geçen yıl başlatılan ve 3 yıl sürmesi hedeflenen proje, "Operasyonel Deprem Öngörüsü", "Erken Uyarı", "Deprem Sonrası Kayıpların Belirlenmesi" ve "Yeniden Yapılandırma Çalışmaları" gibi konularda 13 ülkeden ilgili kurumlar arasında iş birliğini kapsıyor.

Yer bilimciler, mühendisler, bilgisayar uzmanları ve sosyal bilimcilerin görev aldığı proje ekibinde Türkiye'yi temsilen, BOUN Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Erdal Şafak, Prof. Dr. Eser Çaktı, Prof. Dr. Ali Pınar, Doç. Dr. Ufuk Hancılar ve Dr. Öğretim Üyesi Karin Şeşetyan yer alıyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı ve proje yürütücüsü Prof. Dr. Erdal Şafak, mevcut sistemde İstanbul içinde kurulmuş ve sürekli kayıt yapan 150 kadar acil müdahale istasyonundan alınan verilerle, herhangi bir deprem sonrasında birkaç dakika içinde depremin yarattığı yer hareketinin şiddetini ve binalarda beklenen hasar oranlarını gösteren haritaları otomatik olarak üretebildiklerini belirtti.

İstanbul'da çok sayıda tarihi bina, yüksek yapı ve altyapı sistemlerinde kurulan yapı sağlığı izleme sistemleri sayesinde bina titreşimlerinin sürekli olarak izlendiğine ve olası bir depremden hemen sonra bu yapılarda hasar olup olmadığının belirlenebildiğine dikkati çeken Şafak, projenin mevcut izleme sistemlerine getireceği en önemli yeniliğin gerçek zamanlı veriler kullanılarak, binalardaki hasar tahminlerinin yapılabilmesi olacağını vurguladı.

"İstanbul, geliştirilecek yeni sistemlerin uygulama merkezi olacak"

Prof. Dr. Şafak, deprem zararlarını kontrol eden iki ana faktörün binaların sağlamlığı ve yer hareketinin şiddeti olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Çok sağlam bir bina çok büyük bir depremde bile hasar görmezken, sağlam olmayan bir bina çok küçük bir depremde rahatlıkla yıkılabilir. Depremin fiziksel büyüklüğünün yanı sıra bir noktadaki yer hareketinin şiddetine etki eden birçok başka faktör de vardır. Projeyle mevcut izleme sistemleri iyileştirilerek ve yenileri eklenerek gelen verilerle deprem riskleri gerçek-zamanlı olarak belirlenecek ve önleyici tedbirler alınabilecektir. Yine bu proje kapsamında, binalar için deprem yüklerini simule edebilecek portatif titreşim aletleri geliştirilecek ve bu aletler deprem olmadan da binalarda deprem benzeri hareketler oluşturmayı mümkün kılacaktır. İstanbul, proje kapsamında geliştirilecek olan yeni sistemlerin uygulama merkezlerinden biri olacaktır."

Deprem erken uyarı sistemleri, yapı titreşimlerinin gerçek zamanlı izlenmesi, suni titreşim aletlerinin geliştirilmesi ve gerçek zamanlı hasar tespiti konularında projeye katkı sağlayacaklarının altını çizen Şafak, kendilerine farklı izleme sistemlerinden ulaşan dataları gerçek zamanlı ve çok daha detaylı analiz etme imkanı bulacaklarını, büyük dataların işlenmesi ve yorumlanması alanında çalışmalar yapacaklarını ifade etti.

Yorumlar