Psikiyatri Uzmanı Dr. Dilek Sarıkaya, Capgras Sendromu, belirtileri ve tedavisine dair açıklamaa bulundu:
Capgras sendromun sanrısal yanlış tanıma bozuklukları içinde tanımlanan, az rastlanan ve inatçı sanrılar ile giden bir bozukluktur. Bu sendrom ilk olarak 1923 yılında Capgras ve Reboul-Lachaux tarafından tanımlandı. İlk tanımlandığı dönemlerde çok ender görüldüğüne inanılan bu sendromun daha sonra öngörülenden daha sık rastlanabileceği kabul edildi.
Capgras sendromunda kişi eşini taklitçilikle suçlayabilir.
Sahtekarlık sendromu veya Capgras sanrısı olarak da bilinen Capgras sendromunda kişi, bir yakınının yüzünü onun yerine geçmek isteyen yalancı bir sahtekar ile değiştirdiğine inanır.. Örneğin kişi kendi eşini, gerçek eşini taklit etmeye çalışan sahtekar biri olarak suçlayabilir. Sahtekarlıkla suçlanan sadece bir insan değil, bir hayvan, bir nesne veya koca bir ev de olabilir. Anne ve babasının yerine başkalarının geçtiğini düşünme de yaygındır. Bu sanrılar iletişim problemlerine yol açar. Şüphecilik, kendisini tehlikede hissetme ve sürekli olarak tetikte olma gibi korkular hasta ve yakın çevresi adına zaman zaman tehlike de oluşturabiliyor. Hastalığa genelde kadınlarda rastlanılıyor ve yaş aralığı yetişkinlikten yaşlılığa kadar uzanıyor.
Sıklıkla şizofreni ile birlikte görülüyor
Capgras sendromunu beynin yüz tanıma sistemindeki bir sorundan kaynaklanır. Sıklıkla şizofreni gibi psikotik bozukluklarla birlikte görülür. Bazen şizofreninin ilk dönem belirtileri olarak kendini gösterebilir. Olguların çoğunda psikoz, paranoid tipte oluyor. Capgras sendromunun ayrıca mani ve psikotik depresyonda da görülebildiği biliniyor. Yüzde 25 ile yüzde 50 oranında beyin tümörleri, demans, beyin kanamaları ve beyin damar tıkanıklıkları gibi organik nedenlerle de ortaya çıkabiliyor. Capgras sendromu, Lewy cisimcikli demansı olan kişilerin yüzde 16 ile 28'ini, Alzheimer hastalarının yaklaşık yüzde 15'ini etkileyebiliyor.
Tedavi gerekir
Capgras sendromu belirtilerine yol açan sorunun ne olduğu tespit edilerek mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Bu kimselerin mutlaka ayrıntılı nöropsikiyatrik değerlendirmeden geçirilmesi ve altta yatan organik bir neden olup olmadığının belirlenmesi gerekiyor. Tedavide antipsikotik veya antidemansiyel ilaçların kullanılması, hatta duygudurum belirtileri mevcut ise tedaviye duygudurum dengeleyicilerin de dahil edilmesi düşünülebilir.
Yorumlar