Ruhsal

Tehlikeli ilişkilerin uyarıcı işaretleri

Doç. Dr. Şafak Nakajima, sağlıklı bir ilişkinin ancak özen, dürüstlük ve saygı ile kurulup yaşatılabileceği gerçeğini lütfen unutmayın, diyor.

Tehlikeli ilişkilerin uyarıcı işaretleri

Nasıl bir ilişki?

'Kaynayan sudaki kurbağa'' meselini çoğunuz duymuşsunuzdur.   

Duymamış olanlar için kısaca değinelim:

Bir kurbağayı, kaynayan suya atsak, kurbağa can havliyle sıçrayıp, kaynar su dolu kaptan kaçmaya çalışır.

Ama onu baştan ılık su dolu bir kaba koyar ve suyu yavaş yavaş ısıtırsak, kurbağa rahatlar, gevşer ve sonunda, farkına bile varamadan haşlanıp ölür.

Bazen ailemiz, sevgilimiz, arkadaşlarımızla ilişkilerimiz de bize, benzer durumlar yaşatır.

Çok kötü giden ilişkiler, kaynar su etkisi yapıp ruhumuzu yakar ve bu acı, hızla kaçıp kurtulmamıza yardımcı olabilir.

Ama ilişkinin zehri, kanımıza yavaş yavaş karışıyorsa, kurtuluş çoğu kez bu kadar hızlı olmaz.

Ruhumuz tamamen ölene dek, üstelik fark bile etmeden, yakıcı ilişkinin içinde kalabiliriz.

Peki, suyun ısınmakta olduğunu daha erken fark etmek ve ölmeden önce kaçıp kurtulmak mümkün müdür?

Elbette!

Uyarıcı işaretlere dikkat edilirse, mümkündür!

Gelin şimdi beraberce, kimlerin hangi işaretleri verdiklerine yakından bakalım:

Sadece kendisi uygun olduğunda size zaman ayıranlar 

Böyleleri, sizden tamamen kopmaz, görüşür ama bu görüşmeler sadece kendileri müsait olduğunda veya istediklerinde gerçekleşir.

Bu durum kafanızı karıştırır ve zamanla bir sevgi ve ilgi dilencisine dönüşürsünüz.

Eğer çok somut mazeretleri olmamasına rağmen karşınızdaki insanla beraber olmak için devamlı talep etmek ya da yalvarmak zorunda kalıyorsanız, onun hayatında gerçekten sağlam bir yere sahip olduğunuz konusu şüphelidir.

Sürekli geçmişinizi gündeme getirenler 

Karşınızdaki kişi, en olmadık zamanda, geçmişin sandığını açıp çıkardıklarıyla tüm huzurunuzu kaçırıyor ve bunları bir suçlama aracı haline getirip sizi yargılıyorsa, ilişkide ciddi sıkıntı vardır.

Her insanın kişisel tarihinde, daha sonra onaylamadığı deneyimleri olabilir. Bu olumsuz deneyimler, aklını kullanabilen bireyler için değerli birer yaşam dersidir.

Geçmiş, kişinin kendisine aittir.

Diğer kişiyi ilgilendiren boyutları varsa, bunların paylaşılması elbette gereklidir ama bu durum, sizi vurması için bir silahın karşı tarafa teslim edildiği anlamına gelmez.

Geçmişinizle ilgili ikna çabaları işe yaramıyorsa ve suçlamalar kesilmiyorsa, bu ilişkide saygının olmadığını düşünmeniz mümkündür. 

Kendinizi tutsak gibi hissettirenler

Sağlıklı ilişkiler, özgür bireylerin beraberliğiyle kurulur.

Karşınızdaki insan, ne yediğinize, içtiğinize, kimlerle görüştüğünüze, ne giydiğinize, ne yaptığınıza, nasıl konuştuğunuza, ne düşündüğünüze sürekli karışıyor ve sizin kararlarınıza ve seçimlerinize saygı duymuyorsa, ilişkide su kaynamaya başlamış demektir.

Bir süre sonra kendinizi nefes alamaz halde bulabilirsiniz.

Fikir verme ya da yardım etme maskesi ardına saklanabilen bu tutum, duygusal bir şiddettir ve özgüveninizi kaybettirebilir.

Hayallerinizi ve yeteneklerinizi küçümseyenler

Her insanın kendine özgü yetenekleri ve hayalleri vardır.

Karşınızdaki insan bunları küçümsüyor, engelliyorsa, kendinize güveninizi ve yaşam sevincinizi kaybetmeniz kaçınılmaz sondur.

Yaşam, ucu açık bir serüvendir ve bu serüvende yolunuzu kesmeye, kimsenin hakkı yoktur.

Hayallerinizi ve yeteneklerinizi sınırlandıran, engelleyen, kendinizi gerçekleştirmenize karşı çıkan kişilerle, sağlıklı bir bağ ve içten bir ilişki sürdürmeniz olanaksızdır.

Yalan söyleyenler

Yalan söyleyen, gerçeği eğip bükerek sizi kandırıyor ve kendi çıkarların uğruna, sizin çıkarlarınızı feda ediyor demektir.

Yalan, karşınızdaki kişinin size yeterince saygı duymadığının işaretidir.

Kandırma zemini üzerine yürekten bir ilişki nasıl inşa edilebilir?

Sürekli yalan söyleyen birine nasıl güven duyulabilir?

Bir süre sonra her söylediğini sorgulamak zorunda kalacağınız bir insanla, uzun bir yolculuğa güvenle çıkmak mümkün müdür?

Ayrıca yalanın küçüğü ve büyüğü arasında da pek bir fark yoktur.

Sorun, güvenilmez olmaktır.

Sürekli olumsuz düşünen ve davrananlar

İç dünya kendisini, karşısındakine yansıtarak gösterir.

Olumsuz düşünce ve davranışlar, kişinin iç dünyasının dışa vurumudur.

Bir süre sonra karşınızdakinin olumsuz düşünme ve davranışları, bulaşıcı bir hastalık gibi size de geçebilir.

Hayata bakışınız karamsarlaşabilir ve siz de başkalarına olumsuz davranmaya başlayabilirsiniz.

Olumsuzluk, kendinize ve hayata bakışınızı da etkileyerek, zamanla öz güveninizi ve yaşam sevincinizi kaybetmenize yol açabilir.

Sahip olduklarınızı kıskananlar 

Sahip olduğunuz şeyleri kıskanan birisinin, sizin için en iyiyi istemesini beklemek zordur.

Tabii bu durumda, karşınızdaki insanın kendisiyle ilgili ciddi bir memnuniyetsizliğinin de rol oynaması mümkündür.

Bazen bu kıskançlığa engel olmak için, elinizdeki değerlerden vazgeçmeniz gerektiğine inanabilir veya inandırılabilirsiniz.

Ne yazık ki bunu yapmanız, ne karşınızdakinin sizi daha çok sevmesini sağlar ne de onun kendisini iyi hissetmesine yardımcı olur.

 Fiziksel şiddet uygulayanlar

Fiziksel şiddete maruz kalmak, kendinize güveninizi ve öz saygınızı ortadan kaldırmanın başlıca yollarındandır.

İtip kakmadan eşya fırlatmaya, dayağa ve işkenceye uzanabilir.

Bu tür bir davranışın, saygın bir ilişkide yeri yoktur.

Özsaygısı olan bir insan, böyle bir davranışa izin vermez.

Daha sonra özür dilenmesi, oluşan hasarı gidermeye yeterli değildir.

Fiziksel şiddete başvuran kişilerin, bunu tekrarlama olasılıkları çok yüksektir.

Şiddetin yanı sıra, kontrol altında tutulamayan alkol, madde ve kumar gibi kötü alışkanlıklar da, ilişkileri derinden sarsar, bozar.

Akraba, sevgili, eş veya arkadaş olarak, bir insanı ne kadar severseniz sevin, sağlıklı bir ilişkinin ancak özen, dürüstlük ve saygı ile kurulup yaşatılabileceği gerçeğini lütfen unutmayın!

Doç. Dr. Şafak Nakajima - mistikalem

www.safaknakajima.com
0212 570 80 20

Yorumlar