Koronavirüsün insan eliyle yayıldığı, virüsün 5G teknolojisiyle üretildiği, aşılamanın ise insanları çipleme çalışması olduğu tarzındaki komplo teorileri Covid-19 salgını boyunca, virüs kadar hızlı yayıldı...
Bilim, kültür ve fikir dergisi ScienceUp’ın Nisan sayısında, koronavirüs salgınıyla zirve yapan komplo teorileri masaya yatırıldı.
Tarihte her toplumda görülen komplo teorileri genellikle güncel olaylardan besleniyor, önyargılar, çarpıtılmış gerçeklere ve kurgulara dayanıyor. Yapılan araştırmalar, eğitim geriledikçe komplo teorilerine inananların oranlarının anlamlı bir şekilde arttığını ortaya koyuyor. Ancak bu teorilerin salgın sonrasında eğitimli kitleyi de etkilediği ortaya çıktı.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Bozkurt, siyaset bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, Maltepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı, İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (MÜTAM) Müdürü Prof. Dr. Nurgün Oktik ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Emin Balcı komplo teorilerini ScienceUp için tartıştı.
Koronavirüs ile ilgili komplo teorilerine dair bir incelemeKomplo Teorileri çoğu zaman genel olarak dezenformasyon yani maksatlı olarak sahte bilgi yaymak için kullanılır ama aynı zamanda saklanan gerçekleri ortaya çıkarmanın da aracıdırlar.
İçinde bulunduğumuz toplumsal gruplarda yatkınlık fazla ise, komplo teorilerine meyletmemizin arttığını söyleyen Prof. Dr. Tanju Tosun analitik, bilimsel perspektiften yoksun komplo teorilerine âdeta iman etmenin zihinsel kapasiteyle, donanımla ilgili olduğu kadar, sosyal etkileşimde olunan grupların niteliğiyle de ilgili olduğuna dikkat çekti.
Dr. Mehmet Emin Balcı, “İnsanlar neden inanıyor” sorusuna “Komplo teorileri, toplumsal bilinç dışının rüyaları… Rüyalar, olgusal bir karşılıktan çok olgular içinde kendimizi nasıl hissettiğimize işaret eder. Bir baskıyı, tatmini ya da ifade edilmemiş bir noktayı açığa çıkarır.
Prof. Dr. Veysel Bozkurt ise “Dünya genelinde farklı güç odakları tarafından, bu odakların çıkarlarına uygun komplo teorileri her zaman dolaşıma sokulur. Güç odakları ve çıkarları birbirinden farklı olduğu için, üretilen komplo teorileri de farklıdır. Bilimsel teoriler son derece karmaşıktır ve hepsinden önemlisi kesinlikten uzaktır. Bu teorileri anlayabilmek için yüksek bir bilişsel kapasite gerekir. Uzun ve yorucu bir iştir. Oysa uluslararası ilişkiler ya da salgın hastalıklar konusunda hiçbir ciddi araştırmayı okumamış birisi, komplo teorileri yoluyla her şeyi kavradığını düşünebilir. En gizli toplantılarda dünyayı yöneten gizli güçlerin karanlık oyunlarından haberdar olabilir. Başkalarının bilmediği gizli bilgilerden haberdar olduğu için kendisinin çok özel olduğunu düşünebilir” diye konuştu.
Yorumlar