Xfiles

Pfizer'in Koronavirüs aşısı hakkında gizlenen bilgiler

Bu makaledeki iddia özetle şu; Aşı virüsün patojenitesini (hastalandırma kapasitesini) artırabilir veya antikor bağımlı gelişim (ADE) nedeniyle virüsün daha saldırgan olmasına yol açabilir.

Pfizerin Koronavirüs aşısı hakkında gizlenen bilgiler

BioNTech, daha henüz, 2008 yılında, kuruldu. BioNTech, Eylül 2019’da, yeni koronavirüsün Wuhan/Çin’de duyurulmasından ve borsaya çıkışından hemen önce Bill & Melinda Gates Vakfı ile bir anlaşma imzaladı. Anlaşma, kanser ve HIV tedavisi için yeni mRNA tekniklerinin geliştirilmesi konusunda işbirliğini içeriyordu. Tehlike şudur ki aşı gerçekten de virüsün patojenitesini (hastalandırma kapasitesini) artırabilir ya da antikor bağımlı gelişim (ADE) nedeniyle virüsün muhtemelen daha saldırgan olmasına yol açabilir ki hayvanlarda uygulanan test aşıları ile ilgili yapılan önceki çalışmalarda da olan şey budur.

Bill Gates, yeni koronavirüs kaynaklı ‘korkunç’ bir ölüme karşı bizi hiç değilse biraz olsun güvende tutacak ve bir nebze olsun  “normal” yaşamlarımıza devam etmemize izin verecek yeni denenmemiş aşıları aktif bir biçimde finanse ediyor ve destekliyor.  İlaç devi Pfizer açıklamalarında, ilk insan testlerinde muhteşem sonuçlar elde ettiklerini duyurdu.  Daha önce aşılarda hiç kullanılmamış olan, Gen-düzenleme’yi (gene-editing), bilhassa mRNA diye bilinen deneysel bir teknoloji kullanıyorlar.  Biraz da olsa bağışıklık ümidine kapılmadan önce, bu radikal deneysel teknoloji ve kesinlikten yoksun oluşu ile ilgili daha fazla şey bilmeliyiz.

İlaç devi Pfizer ve onun Alman ortağı BioNTech, 9 Kasım’da yaptıkları basın açıklamasında Covid19 için “% 90” etkili bir aşı geliştirdiğini duyurduğunda finans dünyası çılgına döndü. Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü’nün (National Institute of Allergy and Infectious Diseases) tartışmalı başkanı Tony Fauci haberi selamlamak için acele etti ve AB, bu pahalı yeni aşıdan 300 milyon doz satın aldığını açıkladı. Finansal piyasalara inanıyorsanız, pandemi artık geçmiş tarihten başka bir şey değil.

Şüpheli Olaylar

Ancak görünen o ki, Pfizer’in CEO’su Albert Bourla kendi iddiasını paylaşmıyor. Şirketinin önerilen aşı denemelerine ilişkin basın açıklamasını yayınladığı gün, Pfizer’deki hisselerinin %62’sini satarak milyonlarca kâr elde etti. Satış emrini Ağustos ayında özel bir opsiyonla verdiğinden, bu işlemin “içeriden satış” olarak görünmesini engellemiş oldu. Ayrıca zamanlamasını ABD seçimleri sonrasına ayarladı ki eş anlı olarak ana akım medya yasalara aykırı bir şekilde (daha o günden) Joe Biden’in Başkan seçildiğini ilan etti. Görünüşe göre, Bourla’nın basın açıklamasını yaptığı tarihle ilgili oldukça açık bir çıkar çatışması bulunuyor.

Bourla, yaz aylarında ABD hükümetine 100 milyon doz teslim etmek için şirketinin anlaşma yaptığı ortaya çıktığında bu iddiaları yalanladı ve şirketinin Trump Yönetiminden aşıyı geliştirmek için fon aldığını reddetti. Pfizer’in eylemlerine yönelik şüpheyi artıran bir diğer olay da şirketin ilk önce ilgili ABD kurumları yerine Joe Biden ekibini bilgilendirmesi oldu.  

Ancak bu, çok abartılmış Pfizer duyurusu, endişe verici olan tek şey olmaktan çok uzak.

Viagra ve diğer ilaçlarıyla ünlü Pfizer, yeni korona aşısını üretmek için kullanılan radikal mRNA tekniğini geliştiren, Mainz, Almanya merkezli BioNTech adlı küçük bir şirket ile ortaklık kurdu.

BioNTech, daha henüz, 2008 yılında, kuruldu. BioNTech, Eylül 2019’da, yeni koronavirüsün Wuhan/Çin’de duyurulmasından ve borsaya çıkışından hemen önce Bill & Melinda Gates Vakfı ile bir anlaşma imzaladı. Anlaşma, kanser ve HIV tedavisi için yeni mRNA tekniklerinin geliştirilmesi konusunda işbirliğini içeriyordu.

İlginçtir ki konu ile ilgili, 05 Eylül 2019 tarihli “Gates Vakfı, BioNTech’in  ‘küresel HIV ve tüberkülozu önemli ölçüde azaltma’ potansiyelini görüyor” başlıklı basın bülteni bugün silinmiş durumda.

BioNTech’in, Çin’in en büyük ilaç üreticilerinden biri olan Shanghai Fosun Pharmaceutical Co., Ltd (“Fosun Pharma”) ile Çin pazarına yönelik yeni koronavirüse karşı mRNA aşısının bir versiyonunu geliştirmeyi hedefleyen bir anlaşması da bulunuyor.  Fosun Pharma Küresel Ar-Ge Başkanı Ai-Min Hui, Ağustos ayında yaptığı açıklamada, “İlk Çinli deneği BNT162b1 ile aşılamak, Çin’deki küresel ortak geliştirme programı için bir kilometre taşını imliyor. BNT162b1 ve diğer mRNA aşı adaylarının güvenliğinin ve etkinliğinin değerlendirilmesi için BioNTech ve düzenleyici otoritelerle yakın bir şekilde çalışıyoruz…”

Bu, aynı Alman biyo-teknoloji şirketinin Çin’in yanı sıra ABD ve AB’de de hızla yaygınlaştırılan aşıların arkasında olduğu anlamına da geliyor. Aşı, endişe verici derecede kısa bir sürede nihai onay için aceleye getiriliyor.

Hem ABD hem de AB yetkilileri ve muhtemelen Çinliler, gelincik veya farelerin kullanıldığı standart hayvan testlerinden feragat ettiler ve doğrudan insan “kobaylarına”na yöneldiler. İnsan testleri Temmuz sonu ve Ağustos başında başladı. Yeni bir aşıyı test etmek için üç ay süre (bugüne kadar) duyulmamış bir şey. Standardı ise birkaç yıldır. Ancak Dünya Sağlık Örgütü’nün koronavirüs konusunda yarattığı küresel panik, ihtiyatın elden bırakılmasına yol açıyor.

Aşı üreticilerinin hepsinin yasal garantisi bulunuyor; bu da insanların yeni aşı nedeniyle ölmeleri ya da sakat kalmaları halinde dava açamayacağı anlamına gelmektedir. Ancak, yeni Pfizer-BioNTech’in genom-düzenlenmiş aşısı hakkındaki en endişe verici gerçek, insan aşı uygulaması için gen düzenleyici mRNA çalışmalarının daha önce hiç onay alamamış olmasıdır. Özellikle, Monsanto glifosat bakımından zengin Roundup ile püskürtülmüş genetiği değiştirilmiş mısırla beslenen farelerde yapılan iki yıllık hakemli testler, ilk olarak dokuz ay sonra kanser tümörlerinin yanı sıra karaciğer ve diğer organ hasarını ortaya koymuştu. Monsanto şirketinin önceki testleri üç ayda bitirilmişti ve hiçbir zararının olmadığı öne sürülmüştü.  Benzer bir durum, 90 günden daha kısa süren insan testlerinden elde edilmiş olan gen-düzenlenmiş mRNA aşılarında da mevcuttur.

“Açıkça Deneysel”

Dr. Michael Yeadon, geçtiğimiz günlerde yaptığı, kamuya açık bir sosyal medya yorumu ile Birleşik Krallık’taki bir meslektaşına cevap verdi: “SARS-COV-2 virüsüne karşı tüm aşılar tanım gereği yenidir. Hiçbir aday aşı … birkaç aydan daha uzun süre önce geliştirilmiş değildir”.  Yeadon açıklamasına şöyle devam etti:

“Bu tür herhangi bir aşı, AÇIKÇA deneysel olmayan herhangi bir koşul altında kullanım için onaylanmışsa, alıcıların, suç teşkil edecek ölçüde yanlış yönlendirildiğine inanıyorum. Bunun nedeni, önceki doz güvenlik bilgilerinin birkaç aydan daha çok olması  mümkün olan… insan gönüllü sayısının kesinlikle sıfır olmasıdır”.

Yeadon, bu eleştiri yapmak için gerekli vasıflara sahiptir. Yorumunda da belirttiği gibi, “Farmakolojide Biyokimya ve Toksikoloji ve araştırmaya dayanan doktora sahibiyim. İlaç araştırma geliştirmede, çoğunlukla da akciğer ve deri hastalıkları için yeni ilaçlar alanında 32 yıl çalıştım. Pfizer’da Başkan Yardımcısı ve kendi kurduğum biyotek firmasının (Ziarco-Novartis satın aldı) CEO’su idim. Yeni ilaç araştırma geliştirme alanında bilgiliyim.” Kendisi eskiden Pfizer’da kıdemli üst düzey yönetici idi.

Dr. Michael Yeadon, geçtiğimiz günlerde yaptığı, kamuya açık bir sosyal medya yorumu ile Birleşik Krallık’taki bir meslektaşına cevap verdi: “SARS-COV-2 virüsüne karşı tüm aşılar tanım gereği yenidir. Hiçbir aday aşı… birkaç aydan daha uzun süre önce geliştirilmiş değildir”.  Yeadon açıklamasına şöyle devam etti: “Bu tür herhangi bir aşı, AÇIKÇA deneysel olmayan herhangi bir koşul altında kullanım için onaylanmışsa, alıcıların, suç teşkil edecek ölçüde yanlış yönlendirildiğine inanıyorum. Bunun nedeni, önceki doz güvenlik bilgilerinin birkaç aydan daha çok olması mümkün olan… İnsan gönüllü sayısının kesinlikle sıfır olmasıdır”.

Yeadon, bu eleştiriyi yapmak için gerekli vasıflara sahiptir. Yorumunda da belirttiği gibi, “Farmakolojide Biyokimya ve Toksikoloji ve araştırmaya dayanan doktora sahibiyim. İlaç araştırma geliştirmede, çoğunlukla da akciğer ve deri hastalıkları için yeni ilaçlar alanında 32 yıl çalıştım. Pfizer’da Başkan Yardımcısı ve kendi kurduğum biyotek firmasının (Ziarco-Novartis satın aldı) CEO’su idim. Yeni ilaç araştırma geliştirme alanında bilgiliyim.” Kendisi eskiden Pfizer’da kıdemli üst düzey yönetici idi. 

İnsan Kobaylar mı?

Pfizer, AB ve kötü şöhretli Dr. Tony Fauci aşıyı yüz milyonlarca insanın kullanımına yıl bitmeden bile sunmaya hazır görünse de Pfizer-BioNTech aşısı deneyseldir ve güvenli olmaktan çok uzaktır.

Deneysel teknoloji, gen düzenleme olarak bilinen oldukça yeni bir gen manipülasyonuna dayanmaktadır. 2018’de, Dış İlişkilerle İlgili New York Konseyi’nin Dergisi “Dış İlişkiler”de Bill Gates, “küresel kalkınmayı dönüştürme” yetisine sahip yeni gen düzenleme CRISPR Teknolojisini coşkulu bir şekilde tanıttı. Kendi Vakfı’nın on yıldır aşılar ve diğer uygulamalar için gen düzenleme geliştirme çalışmalarını finanse ettiğini belirtti.

Ancak, insan genlerini parçalama ve birleştirme teknolojisi mutlak olarak o kadar güvenli mi ki daha önce insanlarda hiç kullanılmamış yeni deneysel bir aşı üzerinde risk alınmaya değsin? Bill Gates’in iddia ettiğinin aksine, bilimsel cevap hayırdır; o kadar da güvenli olduğu kanıtlanmamıştır.

Ekim 2020’de, “Trends in Genetics” dergisinde çıkan hakemli bir makalede yazarlar “genom düzenlemeden kaynaklanan olası bir dizi moleküler sonucun hafife alındığı ve (mevcut) teknolojinin, hedef konumdan uzak ve hedef konuma ilişkin öngörülemez olmaya devam ettiği” sonucuna varıyor. 

Filipinler Manila Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Bölümü’nden emekli profesör Dr. Romeo Quijano, deneysel gen düzenleme (tekniğinin) insan aşılarına uygulanması halinde oluşabilecek bazı tehlikelere dikkat çekiyor:  “tehlike şudur ki aşı gerçekten de virüsün patojenitesini (hastalandırma kapasitesini ÇN.) artırabilir ya da antikor bağımlı gelişim (ADE) nedeniyle virüsün muhtemelen daha saldırgan olmasına yol açabilir ki hayvanlarda uygulanan test aşıları ile ilgili yapılan önceki çalışmalarda da olan şey budur. İnsanlar üzerinde yapılacak büyük ölçekli bir test sırasında bu durum ortaya çıkarsa, sonuç felaket olabilir.  Bu ciddi yan etki klinik denemede, özellikle aşı şirketlerinin dâhil olduğu çıkar çatışmalarının bulunduğu tarafgir klinik araştırmalarda tespit bile edilemeyebilir. Ciddi bir yan etki tespit edildiğinde ise mesele genellikle halının altına süpürülür.”

Yüksek Doz Grubundaki 15 Denekten Üçü Ciddi Sorunlardan Muzdarip

Doktor, bir başka Gates mRNA aşısı Moderna örneğine de atıf yapıyor: “Yüksek doz grubundaki 15 insan deneğinden üçü ciddi ve tıbben önemli semptomlardan muzdarip oldu. Oysa Moderna aşının “genellikle güvenli olduğu ve iyi tolere edildiği”  sonucuna varmıştı.  Ki şirket-egemen medya da görev duygusuyla (bu sonucu) gerçek tehlikenin üstünü örterek haberleştirdi.

Doktor Quijano şuna dikkat çekiyor:  “Eksojen mRNA, doğası gereği bağışıklık uyarıcıdır ve mRNA’nın bu özelliği yararlı veya zararlı olabilir. Destekleyici aktivite sağlayabilir ve antijen ekspresyonu önleyebilir ve bağışıklık tepkisini olumsuz etkileyebilir. Farklı formatlardaki mRNA aşıları üzerindeki kalıtsal bağışıklık algısının paradoksal etkileri tam olarak anlaşılmamıştır.(Ve ekliyor): “mRNA bazlı bir aşı, kuvvetli Tip 1 Interferon cevabına da neden olabilir ki sadece enflamasyonla değil potansiyel olarak otoimmünite ile de ilişkilidir… Ve kan pıhtılaşması ve patolojik damar içi pıhtılaşması oluşumunu teşvik edebilir.”

“…diğer tehlikelerin yanı sıra, viral vektör aşılar doğal olarak oluşan virüslerle genetik değişime (rekombinasyon)  uğrayabilir ve bulaşıklığı veya virülansı etkileyen istenmeyen özellikler taşıyabilecek melez virüsler üretebilirler. Mevcut araçlar ve bilgi ile rekombinasyonunun olası sonuçlarını doğru şekilde ölçmek pratik olarak imkânsızdır. Bununla birlikte, riskler, mutasyona uğramış virüs türlerinin ortaya çıkması, kitlesel aşılama kampanyasını takiben artan patojenite, beklenmedik ciddi yan etkiler (ölüm dâhil) ve genetik mühendisliği teknolojisi kullanarak kimerik aşılar geliştirmeye yönelik geçmiş başarısız girişimlerle ispatlandığı üzere gerçektir.”

Bill Gates, Pfizer / BioNTech ve Moderna dâhil mRNA aşı üreticileri ve Dr. Tony Fauci (NIAID) gibi yakın müttefikleri bu deneysel aşıları vücutlarımıza sokmak için acele ederek insan hayatlarıyla sorumsuzca oynamaktadırlar. Bilhassa Dr. Fauci ve direktörü olduğu NIAID (ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü), Dang Humması aşısı olarak bilinen Dengvaxia’nın patentine sahiptir ve Sanofi-Pasteur tarafından pazarlanan bu aşı 2016’dan beri Tedros’un DSÖ’sü tarafından “zorunlu” aşı olarak desteklenmektedir. Robert F. Kennedy Jr., Dr. Fauci ve NIAID’in “klinik deneylerden paradoksal bağışıklık tepkisi ile ilgili bir sorun olduğunu bildiklerini”, buna rağmen aşıyı birkaç yüz bin Filipinli çocuğa verdiklerini söylüyor.  Filipin Hükümeti aşıları durdurana kadar aşı olmuş 600 kadar çocuğun öldüğü tahmin ediliyor.

Koronavirüs için yeni mRNA aşısını onaylatmak için acele ederken Fauci, Pfizer/BioNTech ve diğerleri, yerleşik ihtiyat ilkesini –ciddi şüpheleriniz varsa, şüphe etmeyin- açıkça göz ardı etmektedir. mRNA teknolojisi, aşı şöyle dursun, henüz kabul edilmiş bir ilaç dahi üretebilmiş değildir.

Kaynak: Global Research - William Engdahl

Çeviri: Nesrin Aytekin - yeryuzundenhaberler.com

Yorumlar