Platon, "Dehşet verici bir gecede, tanrılar o kadar şiddetli bir ateş ve deprem taburu gönderdiler ki, Ütopik Atlantis krallığı okyanusun derinliklerine battı ve bir daha asla bulunamadı." yazıyordu Atlantis'le ilgili rivayetleri aktardığı kitabında.
Platon, Atlantis’in kendi zamanından yaklaşık 9.000 yıl önce var olduğunu ve bu uygarlığın hikayesinin, şairler, rahipler ve diğerleri tarafından aktarıldığını söyledi.
Platon, Atlantis’in hikayesini yaklaşık M.Öi 360 yıllarında anlattı ve medeniyetin kurucularının yarı tanrı yarı insan olduğunu aktardı.
Onlar ütopik bir medeniyet yarattılar ve büyük bir deniz gücü haline geldiler. Ülkeleri geniş hendekler ile ayrılmış ve merkeze uzanan bir kanal aracılığı ile birbirine bağlanan adalardan oluşuyordu. Bu yemyeşil adalar; altın, gümüş ve diğer değerli metalleri içeriyordu ve olağanüstü bir bolluk ile egzotik vahşi bir yaşam sağlıyordu. Merkez ada üzerinde büyük bir başkent vardı.
Her ne kadar daha sonra bu konuda pek çok kitap yazıldıysa da Platon’un Atlantis hakkındaki yazıları, uygarlığın varlığına dair bilimsel açıdan kayda değer tek kanıt.
2.300 yıldır insanlar Atlantis'in gerçek mi yoksa hayal ürünü mü olduğunu tartışıyorlar. O günden bu güne Atlantis’in tam olarak nerede olduğuna dair çok fazla iddia ortaya atıldı.
Atlantis'in Akdeniz’de, İspanya açıklarında, hatta Antarktika'nın altında olduğunu iddia edenler vardı.
Popüler bir varsayıma göre Atlantis mitolojisi, yaklaşık 3.600 yıl önce volkanik bir patlama ile kısmen tahrip olan, günümüz Yunanistan'ındaki Santorini adası Thera’nın hikayesinden doğmuştu.
Yaklaşık 3.600 yıl önce devasa bir patlama, Ege Denizi’nde Yunanistan yakınlarındaki Santorini adasını yok etmişti. O zaman Santorini’de son derece gelişmiş bir topluluk olan Minoslular yaşıyordu. Minos Medeniyeti, volkanik patlama ile yaklaşık aynı zamanda aniden ortadan kayboldu.
Öte yandan birçok bilim insanı Atlantis’in gerçek bir konumla tarif edilemeyeceğini düşünüyor.
Prof. James Romm: Atlantis büyük bir mit
New York Annandale’deki Bard Yüksekokulu öğretim üyesi Prof. James Romm, “Bu hikaye hayal gücünü ele geçiriyor. Bu büyük bir mit. İnsanların hayal etmeyi sevdiği birçok unsuru barındırıyor.” diyor.
Romm, Platon’un Atlantis hikayesini felsefik teorilerini iletmek için oluşturduğuna inanıyor. “Çalışması boyunca devam eden bir dizi konu ve tema ile uğraşıyordu. diyor. Onun; tanrısallığa karşı insan doğası, ideal toplumlar ve insan toplumlarının kademeli olarak yozlaşması ile ilgili fikirlerinin tümü birçok eserinde bulunuyor. Atlantis de onun en gözde temalarından birine ulaşmak için kullandığı farklı bir araçtı.”
Küratörü Charles Orser: İnsanın hayal edebileceği her yer Atlantis olabilir.
Atlantis’in Akdeniz’de, İspanya açıklarında, hatta Antarktika’nın altında olduğu ile ilgili birçok teori var. Albany New York Eyalet Müzesi tarih küratörü Charles Orser, “Haritada rastgele bir nokta seçseniz, Atlantis’in orada olduğunu iddia eden birileri oldu. Aslında insanın hayal edebileceği her yer olabilir.” diyor.
Orser şunları söylüyor: “Atlantis Efsanesi; son derece gelişmiş, ütopik bir medeniyette yaşayan ahlaki ve ruhani bir halk ile ilgili hikayedir. Fakat onlar açgözlüleşip değersiz hale gelerek ahlaki yönden çöktüler. Tanrılar da ceza olarak oraya, Atlantis’i denize gömecek olan korkunç bir yangın ve deprem gönderdiler."
Robert Ballard: Atlantis efsanesi mantıklı
Çok az sayıda akademisyen Atlantis’in gerçekten var olduğuna inanırken, 1985’te Titanik batığını bulan okyanus kaşifi Robert Ballard, “Nobel ödüllü hiç kimse Platon’un Atlantis hakkında yazdıklarının doğru olduğunu söylemiyor” diyor.
Ballard, Santorini’nin Atlantis olduğunu düşünmüyor. Çünkü ona göre adadaki patlamanın zamanı Platon’un Atlantis’in yerle bir olduğunu söylediği zamana denk gelmiyor.
Yine de Ballard, tarih boyunca Atlantis’in yıkım hikayesine benzeyen bir olayın daha yaşanmış olmasının yanısıra, sel felaketleri ve volkanik patlamalar meydana geldiği için Atlantis efsanesinin mantıklı olduğunu söylüyor.
National Geographic
Yorumlar