1970’li yıllarda Türkçe sözlü pop müziğe damgasını vuran ve 1980’li yıllarla birlikte kendisini dünyadan izole ederek ruhani bir yolculuğa çıkan İlhan İrem’i ve lideri olduğu iddia edilen neo-spiritüel inanç sistemini merak ediyorsanız, çayınızı kahvenizi alın!
Şokopop’u artık tanımayanımız yok neredeyse…
Bir Bacının Anatomisi videosuyla YouTube’u salladığı günden bugüne magazin yayıncılığına çağ atlatan ve araştırmayı ön plana alarak olay örgüsüyle kendisine hayran bırakan Şokopop, 140journos ile bir iş birliği yaptı. Bu iş birliğiyle Gizli Dosyalar isminde bir seri başlatan ekip, ilk videolarında İlhan İrem’i ve gizemli yaşantısını ele aldı.
İlhan İrem’in müziğe başladığı 1970’li yıllardan günümüze kadar her ayrıntıyı titizlikle işleyen ekip, İlhan İrem’in ürettiği ‘Evrensel Sevgi Planeti’ felsefesini, kendilerine ‘Sevecen’ diyen hayranlarını ve ‘İrembağı’nı tüm ayrıntılarıyla anlattı.
Biz de sizler için belgeseldeki kilit noktaları, Şokopop’un yoğun araştırmaları sonucu ulaştığı bilgileri ve İlhan İrem hakkında söylentileri derledik. Önce hayatını, ardından gelen yarı gizemli mistik yaşantısını merak ediyorsanız, işte İlhan İrem!
Bursalı kalburüstü bir ailenin oğlu olan İlhan Aldatmaz, 1960’lı yıllarda yazlık evlerinin bulunduğu Güzelyalı’da bir grup arkadaşıyla ‘Black Cat’ isimli bir gençlik grubu kurdu.
Dans partileri, bisiklet gezileri ve yüzme yarışları gibi etkinlikler organize eden kulüp üyeleri aynı zamanda ilçede her yere isimlerini yazdıkları için o dönem epey popüler oldular. Bir yandan da Bursa Koleji’nden gençlerin oluşturduğu Meltemler Orkestrası’nın solistliğini yapan genç İlhan’a sahnede yabancı şarkıların cover’larını yapmak yetmeyince odasında, kendi tabiriyle ‘perdeler ardında’ besteler yapmaya ve bu şarkıları teybine kaydetmeye başladı.
Bestelerini dinleyen abisinin önayak olmasıyla İstanbul’a giden ve Diskotür Plakçılık’ın sahibi Antuan Şoriz’le anlaşan İlhan İrem, henüz 19 yaşındayken ‘Bazen Neşe Bazen Keder/Birleşsin Eller’ 45’liğini çıkardı.
Kendi bütçesiyle hazırladığı bu single büyük bir fiyaskoyla sonuçlanınca, İlhan İrem Bursa’ya döndü ancak Antuan Şoriz’in henüz vazgeçmeye niyeti yoktu. ‘Yazık Oldu Yarınlara’ ve ‘Haydi Sil Gözlerini’ şarkılarını çok beğenen Şoriz, tüm masraflarını kendisinin karşılayacağı bir 45’lik için İlhan İrem’i ikna etti ve Türk pop müziği yeni ve bambaşka bir starla tanıştı. Marş gibi benimsenen ve tüm Türkiye’de dillere dolanan ‘Haydi Sil Gözlerini’ İlhan İrem’e tek gecede şöhret dünyasının kapısını açtı ve bu ikinci 45’likle kazandığı ‘Altın Plak Ödülü’ yepyeni bir başlangıca işaret etti.
1970’li yıllarda her biri birbirinden başarılı yedi 45’lik daha çıkaran İlhan İrem, gazino kadrolarının aranılan Türkçe sözlü hafif Batı müziği solisti oldu ve arzuladığı romantik prens imajını kısa sürede inşa etti.
Şarkılarında aşk ve ilişkilerdeki hayal kırıklıklarını anlatan İlhan İrem’in kendi aşk hayatı da hayal kırıklıkları ve kısa süreli birlikteliklerle doluydu. Güllü Aybar ve Yeliz’le yaşadığı doludizgin ilişkiler en bilinenleriydi.
Bu dönemde Türkiye’de çok popüler olan Eurovision maceraları da İlhan İrem’i bugüne getiren süreçlerden biriydi. ‘Bir Yıldız’ şarkısıyla katıldığı ulusal elemelerde askere alınması nedeniyle diskalifiye oldu, tecil belgesiyle şansını denedi ancak Genelkurmay engeline takıldı, izin çıkmasına rağmen şarkı albüme eklenince işler daha da karıştı. Yarışma için yanıp tutuşan İlhan İrem büyük bir hüsranla karşılaştı.
“Anlasana’nın değeri bende biraz daha farklı çünkü Anlasana’da ilk defa o genç odamdan çıkıp kainatlara, kozmosa yönelmiştim, farklı şeyler söylemeye çalışmıştım.”
Kariyerinde özel bir yere sahip olan ‘Anlasana’ şarkısının üretim aşamasını Top Pop dergisi için kaleme alan İlhan İrem, somut bir göksel buluşma yaşadığını şöyle anlatıyordu: “1975 senesinde Anlasana’yı bestelerken çok somut bir göksel buluşma yaşadım. O günden başlayarak başka bir bilinç boyutu bana el verdi. Benliğimde sürekli anlatılmaz bir ışık enerjisi taşıyorum. Beynime, yüreğime, ruhuma, üretimlerime geleceğimiz olan bir başka boyutun bilgileri yüklendi. Tanrısal kristalize bir ışık, beyin kıvrımlarımdan geçerek üretimlerime evrensel sevgi çağının şifrelenmiş bilgi partiküllerini taşıyor durmaksızın. Bir sonrakilerin daha öncekilerin şifre çözücüsü olarak şekillendiği gizemden bir başka gizeme dönüşen görüntüler… Bu anlatımları güzelleşen, güzelleşmeye niyetli birilerine yansıtıyorum yıllardır.”
“Olanlar Olmuş şarkımda 80’li yıllarda çok uzun yıllar içinde bulunacağım mistik ve metafizik dünyanın içine girmiştim ve bu çalışmalar metafizik ve parapsikoloji camiasının dikkatini çekti.”
12 Eylül’ün yarattığı ‘haksızlıklar ve kültürel yozlaşma’ ikliminde bireysellikten uzaklaşan İlhan İrem, muhalif bir pozisyon aldı. Yaşadığı belirsizlik sonrası duygularının bireysellikten uzaklaştığını anlatan İlhan İrem daha toplumsal bir bakış açısına sahip olduğunu dile getirerek, “Olanlar Olmuş şarkımda 80’li yıllarda çok uzun yıllar içinde bulunacağım mistik ve metafizik dünyanın içine girmiştim ve bu çalışmalar metafizik ve parapsikoloji camiasının dikkatini çekti” diyordu. Sıradan bir genç gibi gözükse de, üretim süreci ve ürettikleriyle gelecekte dönüşeceği kişiye göz kırpıyordu.
1983 yılında çıkardığı Pencere… Köprü… Ve Ötesi albüm üçlemesiyle popüler kültürden dışarıya usulca süzülen İlhan İrem, ölüm ve ölümün ötesini kapsayan parapsikolojik konuları işledi.
Pencere albümünün kapağında İlhan İrem’in arkasında, sisler arasında camı tıklatan davetsiz misafir Tinkata Tunkata bu dönemi en iyi özetleyen görsellerden biriydi. Kendisini kainatların, tüm kainatların bir parçası olarak gördüğünü söyleyen İlhan İrem, göksel bir ışığın uzantısıyla girdiği yeni hayatı şu sözlerle anlatıyordu: “ Boşver Arkadaşlarla, Yazık Oldu Yarınlaralarla, Anlasanalarla, sazlıklarla ördeklerle yürüyüp giderken bir gün bir sevgili girdi yaşantıma. Sene 1982. Bana dedi ki ‘Niye kendini kısıtlıyorsun? Yoğunluğunu görmüyor musun? Resimler yapabilirsin, kitaplar yazabilirsin, hatta müziğini bambaşka bir evrenselliğin kollarına atabilirsin.’
İşte yeni İlhan İrem macerası böyle başladı. Karşıma çıkan o sevgili etten kemikten bir dişi değildi. Düşümdeki sevgili o… Bir ilham perisi belki… Belki de göksel bir ışığın uzantısı…”
1980’li yıllarla birlikte değişmeye başlayan ve aldığı muhalif pozisyonu yaşantısına da yansıtan İlhan İrem’in görüntüsü de değişti ve saçlarını uzatıp küpe takmaya başladı.
Görüntüsü nedeniyle TRT’den veto yiyen İlhan İrem, uzun yıllar ekranlar çıkamadı. 1986 yılında yine Eurovision’da benzer bir haksızlıkla karşılaşınca çalışmalarında dünya dışı temalara yoğunlaştı ve TRT’nin ve siyasi konjonktürün dayattığı sınırları tanımadığını gösterdi.
Soyut resimler, kısa öyküler ve şiirleriyle sevenlerine kozmik mesajlarını ulaştıran İlhan İrem, 1989 yılında çıkardığı Uçun Kuşlar Uçun albümüyle çıktığı spiritüel yolculuğunda ilk defa aleni biçimde dünya dışı yaşam formlarına göndermeler yaptı.
Sıradan kavramlardan uzaklaştıkça hayranlarıyla daha da yakınlaşan İlhan İrem’in 150 bin üyesi olduğu söylenen neo-spiritüel tarikatın lideri olduğu söylentilerine gelince… Çevresinden uzaklaştıktan sonra içine kapanan ve ruhani bir yolculuğa çıkan İlhan İrem, bu yeni döneminde şok edici bir görsel külliyat oluşturdu. Uzaylıların, uzay gemilerinin, hatta üçgen, Davud yıldızı, dama desenleri ve Ra’nın Gözü gibi kült sembolojisine sık rastlanan klipleriyle Türkiye popüler kültürü tarihinde eşi benzeri görülmemiş mistik bir figür haline geldi. Bazı şarkılarını trans halindeyken yazan ve bu eserlerinin kainatların sesini taşıdığına, dünya dışı güçler tarafından bilincine aktarıldığına inanan İlhan İrem ‘Evrensel Sevgi Planeti’ ismini verdiği felsefeyi üretti. Bu felsefenin çevresinde buluşturduğu hayranları ‘Sevecen’ ismini verdikleri bir grup kurdular ve bu özel gruba da ‘İrembağı’ dediler.
Türkiye’nin en esrarengiz fan kulüplerinden biri olan ‘İrembağı’ İlhan İrem’in şarkı sözlerinde hayatın anlamını aradı.
1990 yılında İlhan İrem’in üç hayranı Aykut Antmen, İrfan Murat Ağcabay ve Celal Kodamanoğlu bir araya gelerek posta kutuları kiraladı. Önce bu kutulara gelen imzalı fotoğraf isteklerini karşılayan ekip, ardından İlhan İrem’in ışık ve sevgi felsefesinin ilk yayını sayılabilecek ‘Sevecen’ dergisini yayınladı. Posta kutularına gelen ilginç yazıların ve konuların toplandığı dergi 1993 yılında Aykut Antmen’in vefatı üzerine kapandı. Birbirlerini “Işık ve sevgiyle” sözcükleriyle selamlayan grup İlhan İrem’i ‘ışık dost’ ismiyle anıyordu. Konserlerine ayin demekten çekinmeyen grubun 1997 yılında elli bin üyesi olduğu söylenirken, beşi yurt dışında olmak üzere on dokuz merkezde toplandığı gazetelere yansıyordu.
İrembağı’nın iki kurucusu İrfan Murat Ağcabay ve Celal Kodamanoğlu ile görüşen Şokopop ve 140journos ekibi karşılaştıkları iki farklı ifadeyle küçük bir şaşkınlığa uğradı.
İrfan Murat Ağcabay, spiritüel bir grup olduklarını ve ruhsal endişeleriyle çıktıkları yolda İlhan İrem’in ötesinde bir ışık idolüyle karşılaştıklarını söylerken; Celal Kodamanoğlu’nın basit bir fan kulüp yakıştırması yapması kafaları karıştırdı. İrembağı’nın güncel üyelerine ulaşamayan belgesel ekibi, İlhan İrem’in 35. sanat yılı kapsamında düzenlenen etkinliklerde Celal Kodamanoğlu’nun yaşadığı şoka da değindi. İlhan İrem’in şarkılarını söyleyerek el ele tutuşan ekibi gören Kodamanoğlu kendinden geçmiş vaziyetteki insanları görünce şaşırmıştı zira…
Gelelim 1990’lı yıllara…
Spot ışıklarından gittikçe uzaklaşan İlhan İrem’in hayatında birçok köklü değişim gerçekleşti. 1991 yılında Kaz Dağları’da ilginç bir şekilde tanıştığı Hansu Atbiner’le dünyaevine girdi. Kozmik bir buluşma olduğunu söylediği bu evlilik İlhan İrem’i hiç kuşkusuz bambaşka bir noktaya taşıdı. Hansu Atbiner, küçükken rüyasında gördüğü İlhan İrem’in ona “Ben seni bulamam, sen beni bul” dediğini ve yıllar sonra bir konserde tanıştıklarını anlatmıştı. Ardından geçen sekiz yılın ardından evlenen çift halen bir arada…
Bitirme tezim dediği Koridor albümüyle iyice karanlıklara bürünen İlhan İrem siyah ojeler ve koyu renk kıyafetlerle hayranlarının karşısına çıktı.
“Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu karanlık ve arabesk döneme bir tepki” dediği stiliyle albümünde ‘Sevecen’lerine de bir sürpriz yaptı. Gizli Mesaj isimli tersten kaydedilen şarkısında hayranlarına şu mesajı iletti: “Sevecenler, ışık ve sevgi çağı yaklaşıyor. İşaretimi gerçekten aldığınızda siz de çıkın koridorlarınızdan. Krizalit kristalin yüreğinizde olsun.”
“Şimdilik böyle ama gelecekte… Onu da gelecekte konuşalım.”
İnternetle birlikte hızla popülerleşen forumlarda yerini alan İrembağı’nın bugünkü adresi http://www.melektozlari.com. Birbirlerine sürekli İlhan İrem’in sözleriyle cevap veren ve şarkı sözlerinin altındaki derin anlamları tartışan forum üyeleri bir yandan da ciddi bir emek sarf ederek İlhan İrem’e ait tüm işitsel ve görsel arşivleri dijital ortama taşıyor. Güncel üyelerle röportaj yapılamasa da İrembağı’nın ne kadar güçlü olduğu İlhan İrem’in yıllar önce söylediği şu sözlerde saklı: “Şimdilik böyle ama gelecekte… Onu da gelecekte konuşalım.”
Meltem Emer - onedio.com
Yorumlar