Vejetaryen beslenme
CNN’in aktardığına göre yürütülen bir şemsiye çalışmada, vejetaryen ve vegan beslenme düzenlerinin kanser ve kalp- damar hastalıkları gibi hayatı tehdit eden rahatsızlıkların tehlikesini önemli ölçüde azalttığı tespit edildi.
Ağustos ayında bilimsel dergi PLOS bülteninde yayımlanan makaleye göre; ralarında Stanford Üniversitesi ve Cambridge Üniversitesi çalışanlarının da yer aldığı bilim insanlarından oluşan uluslararası bir araştırma takımı bitki tabanlı beslenme şekilleri üzerine 20 yılı aşkın süredir yürütülmüş araştırmaları değerlendirdiler.
Bitkiye dayalı sağlıklı beslenme düzenleri
CNN’e konuşan makalenin baş yazarı ve İtalya’daki Scuola Superiore Sant’Anna üniversitesinde yüksek lisans öğrencisi olan Angelo Capodici, araştırmacıların bunu yaparken bitkiye dayalı sağlıklı beslenme düzenlerinin “karaciğer, kolon, pankreas, akciğer, prostat, mesane, cilt, böbrek ve Hodgkin dışı lenfoma” gibi kanserlere ek olarak kalp hastalıklarına karşı da önemli ölçüde “koruyucu bir etki” sağladığını belirlediğini söylüyor. Çalışma ayrıca vejetaryenlik ve veganlığın metabolik hastalık ve diyabet görülme sıklığını da azalttığını gösteriyor. Bu hastalıkların her ikisi de ömrün kısalmasına ve yaşam kalitesinin düşmesine katkıda bulunabiliyor.
Araştırmaya göre hastalığa karşı koruyan bu etkiler, sağlığa sunduğu diğer faydaların yanısıra kolesterol ve tansiyonun, kan şekerinin ve iltihaplanmanın düşmesi gibi etkenlerin sonucu gibi görünüyor. Araştırma bütünüyle değerlendirildiğinde, et ürünlerinin ve işlenmiş gıdalara verilen önemin tam ve bitki tabanlı gıdalar (sebzeler, meyveler, tam tahıllar, kabuklu yemişler ve tohumlar, baklagiller vb.) lehine azaltılmasının genellikle uzun vadeli insan sağlığı için olumlu bir hareket olduğuna yönelik giderek artan fikir birliğine yeni bulgular ekliyor.
Bununla beraber önemli bir uyarı da var: Bütün vegan veya vejetaryen beslenme şekilleri olumlu sonuçlar sunmuyor.
Sonuçta şekerli beyaz ekmekten patates cipslerine, şekerlemelere ve hatta Oreo’lara kadar bir sürü abur cubur, işlenmiş gıda teknik olarak vegan şeklinde düşünülüyor. Fakat bu gibi işlenmiş gıdalar uzun vadeli sağlığa kesinlikle katkı sunmuyor ve çalışmanın eş yazarı, İtalya IRCCS Nörolojik Bilimler Enstitüsünde hipofiz birimi tıbbi direktörü olan Federica Guaraldi’nin CNN’e aktardığına göre abur cubur odaklı vegan veya vejetaryen beslenme düzenleri olanlar büyük ihtimalle tam, işlenmemiş, bitkisel gıdalar tüketen eşdüzey kişilerle aynı faydayı görmeyecek.
“Meyve suları, rafine tahıllar, patates cipsleri ve hatta gazlı içecekler gibi sağlıksız bitkisel besinlerin tüketimine ağırlık veren beslenme şekilleri”, Guaraldi’nin CNN’e söylediğine göre bitkisel tabanlı bir beslenme şeklinin sağlığa olası faydalarını etkin biçimde ortadan kaldırabilir.
Ayrıca bazı uzmanların, daha sağlıklı bitkisel beslenme yolculuklarına çıkan kişilerin daha bütüncül sağlıklı yaşam biçimleri olabileceğini (düzenli egzersiz yapmak, yeterli uyumak vb. gibi) öne sürdüğünü belirtmekte de fayda var. Söz konusu durum, bu son çalışmada ölçülen hastalık frenleyici etkilere katkıda bulunuyor olabilir.
Çalışmada yer almayan ve kâr amacı gütmeyen True Health Initiative kurumunun kurucusu Davit Katz, “Burada beslenmeye atfedilen şey, belki de kısmen diğer yaşam şekli uygulamaları sebebiyle gerçekleşmiş olabilir” diyor CNN’e.
Fakat Katz bunun, araştırmanın doğruluğu konusunda “önemsiz bir endişe” olduğunu ekliyor.
Katz şöyle devam ediyor: “Bitkilerin baskın olduğu beslenme kalıpları, sağlık yönünden önemli sonuçlar lehine net etkiler sunuyor. Gözlemlenen faydaların bir kısmı diğer yaşam tarzı uygulamalarına atfedilebilse dahi durum böyle.”
Bu şemsiye çalışmada vejetaryen veya veganlığın dışındaki herhangi bir beslenme şekli hesaba katılmamış; yani Akdeniz diyetinden ilham alan ve balık ile ete izin verilmesine rağmen kalp ve beyin açısından geniş oranda sağlıklı olduğu düşünülen DASH ve MIND diyetleri gibi rejimler analiz dışında tutulmuş. Araştırmacıların çalışmada yazdığı üzere bu tür bir şemsiye analiz, doğası itibarıyla da oldukça genel: “Orijinal çalışmalarla ilişkili önemli metodolojik kısıtlamalar yüzünden verilere dikkat edilmeli.”
Araştırmacılar çalışmada “dengesiz ve/veya son derece kısıtlı diyet rejimleri sebebiyle vitamin ve diğer öğelerin yetersiz alınmasıyla ilişkili olası tehlikelere” karşı da uyarıyor; yani gerekli vitamin ve mineraller ile makrobesinlerin alımına öncelik vermeden hayvan içermeyen bir beslenme şekline girişmekten bahsediyorlar.
Günün sonunda, beslenme ve besin alımı çok kişisel bir konu. Sağlıklı ve bitki tabanlı öğünlere erişmek de herkesin para yetirebildiği bir seçenek değil; özellikle yoksulluk sınırı civarında veya altında yaşayanlar için. Fakat bu çalışmayı, tamamen bitki odaklı bir beslenme şeklinin faydaları bakımından listeye yeni bir kazanç olarak eklemek mümkün. Eğer haftanın sadece bir veya iki günü bile olsa et yemeyebilirseniz, deneyebilirsiniz. Gezegen için iyi olduğu kadar vücudunuz için de iyi olabilir.
Kaynak: popsci.com - Maggie Harrison Dupre / Çeviren: Ozan Zaloğlu.
Yorumlar