Mitoloji

Yunan Mitolojisinin doymayan kralı: Erysikhthon

Teselya'nın kralı Erysichthon, sarayına yeni salon yaptırmak için Tanrıça Demether'e adanmış ormandaki ulu ağacı bilerek kestirince sonsuz açlıkla cezalandırılır.

Yunan Mitolojisinin doymayan kralı: Erysikhthon

İnsanoğlu daha fazla rant elde etmek ya da daha konforlu bir yaşama kavuşmak için doğayı, yeşili,ağacı, ormanları pervasızca yok ederken; doğanın efendisi değil onun bir parçası olduğunu unutmayan bir kaç duyarlı yürek çaresizce izlemekte bu kıyımı.

Oysa doğayla insanın uyum içinde yaşadığı asırlar öncesinden bu uyumu bozanların akıbetini anlatan ders niteliğinde onlarca efsane bırakmış atalarımız. Mitolojide Teselya kralı Erysichthon (Erysikhthon) ve kralın açgözlülüğünü anlatan; ona benzeyen insanlara ''darısı başına'' diyeceğimiz ibret verici bir sonla biten mit de bunlardan biri.

Teselya'da (Yunanistan'da günümüzde yaklaşık olarak Atina ve Selanik arasında kalan coğrafya) Erysichthon adında hani derler ya ''Allah'dan korkmaz, kuldan utanmaz'' böyle bir kral yaşarmış. Ne tanrılara saygısı ve korkusu varmış, ne insana, ne de dikili ağaca... Ne adaklar sunup tanrıları memnun; ne de hoşgörü ve adaletle yönetip krallığında yaşayan insanları mutlu edermiş. Hırslı, bencil keyfine ve zevkine düşkün insanlıktan uzak zorba bir kralmış.

erysichthon efsanesi

İşte efsanemize konu olan bu kral; günlerden bir gün sarayına yeni bir ziyafet salonu yaptırmak ister. Kentin yakınlarında bereket tanrıçası Demeter'e adanmış bir koruluğun ağaçlarına göz diker. Krala bu ormanın tanrıçanın kutsal korusu olduğu, asırlık ağaçların altında orman perilerinden tutun da kurtlardan kuşlara pek çok canlının barındığı söylense de kimse dinletemez. Aklına koymuştur kıyımı ve kesimi bir kere...

Adamlarıyla ormanın yolunu tutan kral işe başlamalarını ister fakat kimsenin eli kalkmaz ağaçları kesmeye. Eline baltayı alan kral, korudaki ağaçların içinde adeta başlı başına bir orman olan en yaşlısına, kutsal meşeye yaklaşır evvela. On beş kişinin ancak sarabildiği gövdesi, bulutların içinde kaybolan doruklarıyla bütün ormanı aşmaktadır yaşlı meşenin yüksekliği... Bedeni tanrıça Demeter'e adanmış yazıt ve dileklerle, el ele verip hoş vakit geçiren ağaç ve orman perileriyle mabedi gibidir tanrıça Demeter'in.

Kral haykırır uşaklara ''Hep tanrıçanın dediği olmaz. Ne kadar değerli olursa olsun; bu ağacın dorukları yere değecek!!!''. baltasını indirdi indirecek krala engel olmak ister uşaklarından biri ileri atılarak. Fakat engel olmak ne demek? Gözü dönmüş kralın baltasının ilk kurbanı olur ve oracıkta can verir. Gözünü kırpmadan bir insanı öldüren ağaç mı dinler hiç? Havada eğri çizen baltası indirir ilk darbeyi... Bir inilti yükselir yaşlı meşeden; yaprakları, palamutları, uzun dalları sararır sallanarak... Uğursuz el devam eder kocaman bir yara açarak...

Peş peşe iner ulu meşeye kralın ve can korkusuna düşen uşakların balta darbeleri. Kutsal ağacın gövdesi köklerinden ayrılıp yapraklı dorukları yere değince; ağacın içinde yaşamını sürdüren periden krala yapılan büyük bir lanet kalır geriye. ''Demeter'in çok sevdiği bir Nymphayım burada oturan... Bir gün bulursun bana ettiklerinin cezasını, budur avuntum'' olur ağaç perisinin son sözleri.

Kardeşlerinin ölümüne başlar ağlamaya tüm ağaç ve orman perileri. Koşup ulaştırırlar bereket tanrıçasına olup biteni. Demeter duyunca saygısız zorba kralın yaptıklarını der ki; suçu cezasız kalmayacak ve düşünür bu açgözlüye verilebilecek en iyi cezayı.

Dağ tanrıçalarından birini çağırıp; Kafkasların arkasında İskitya diye anılan bölgede yaşayan açlık tanrısı Limos'u bularak ona vereceği görevi iletmesini ister Demeter. Çünkü tanrıçanın oraya gitmesi aykırıdır doğaya. Ne bereketin olduğu yerde açlık; ne açlığın olduğu yerde bereket bir arada olamazlar doğaları gereği. Tanrıça oraya ulaşması için dağ tanrıçasına kendi hızlı atlarının çektiği arabayı vererek; bu çorak topraklarda yaşayan uğursuzun yanına çok yaklaşmadan, ona kralın içine yavaşça sızması emrini iletmesini ister.

Taşlı bir tarlada seyrek otları dişleriyle, tırnaklarıyla sökerken bulur onu. Dağınık saçları, çökük gözleri, sapsarı yüzü, kaskatı derisinden seçilen bağırsakları, olmayan karnıyla ürkütür dağ tanrıçasını. Demeter'in uyarısı aklına gelir ve açlık tanrıçası Limos'a fazla yaklaşmadan iletir tanrıçanın ondan isteğini.

Limos bereket tanrıçasının buyruğunu yerine getirmek için bir gece kral uykusundayken süzülür yatağına. Kanatlarını açıp, uzanır üzerine yavaşça. Erysichthon'un içine derin bir nefes verir. Öyle bir nefes ki zorba kralın içinin ulaşır en ücra köşesine. Görevini tamamlar tamamlamaz, çekilir yine hüküm sürdüğü bölgeye.

Kral karnında çöreklenen açlığın etkisiyle çeşit çeşit yiyeceklerle süslü düş nedeniyle olmayan yiyecekleri çiğner uykusunda boş yere... Karnının ve bağırsaklarının açlıktan burulmasıyla tatlı uykusundan uyanıp; seslenir hizmetkarlara ''Derhal masayı kurun; havada, karada, denizde yiyecek ne varsa getirin!!!''

Yemekler geldikçe doymak ne kelime, yokluk içinde hissetmektedir yüzsüzce. Ne bir ulusu doyuracak kadar yemekler; ne okyanusu dolduracak sular yeter uğursuz krala. Hani güçlü yanan ateşin üstüne ne atılsa yutar ya; tıpkı öyledir açgözlü kral da... Ne varsa yemekte; yedikçe daha fazla acıkmakta, acıktıkça istemektedir misliyle...

Derin bir uçurum nasıl düşeni yutarsa; kralın midesi de yutar babadan kalma ne varsa... Geriye bir kızı kalır para edip yiyecek sağlayacak; son çare götürür satar kızı Mestra'yı da köle niyetine pazarda.. Bir zamanlar deniz tanrısı Poseidon'la sevgili olan kız; çaresizce uzatır ellerini denize ve yalvarır bir zamanlar sevgisini kazandığı tanrıya. Mestra'nın yakarışlarını duyan deniz tanrı şekilden şekile girebilme yeteneği verir genç kıza.

Kızının kimi zaman kuş, kimi zaman, öküz, kimi zaman kısrak biçimine girme yeteneğini fark eden açgözlü baba; defalarca satıp kandırır alıcıları. Bir müddet daha her satıştan sonra şekil değiştirip kaçıp gelen genç kız, gelir kapısı olur yiyecek bulmadan doymayan babasına.

Ne varsa yutar kralı tüketen açlık. Ne yese; yediği daha da çoğaltır azdırır açlığını. Artık hiç bir şeyin doyuramadığı kral Erysichthon başlar kendi kendini yemeye, parçalamaya... Gittikçe eksilip yok olur gövdesi uğursuzun... Darısı diğer açgözlülerin başına olsun...

Neriman Yalçın - Arkeorehberim.com

Yorumlar